16!

2.3K 158 147
                                    

Herkese selam, bölüm sonunu okumayı unutmayalım.

Dolu dolu bir bölüm tam 5139 kelime.

Keyifli okumalar...

_

Benim anlaşmam buraya kadar mıydı?

_

Uyuyamadım. Gece boyu uzandığım koltukta, üzerime aldığım ince örtüyle birlikte, bir o tarafa döndüm bir diğer tarafa. Ne gözüme uyku giriyordu, ne kafamdaki düşünceler son buluyordu.

"Saçmalık!"

Evet, hepsi koca bir saçmalıktı. Neden böyle şeyleri düşünüyordum? Bay Jeon ile normal bir ilişkimizin olduğunu... Cinsellik üzerine kurulmamış, arada bir sözleşmenin olmadığı, sevgi dolu öpücüklerin, sıcak sarılmaların, ilgili sözlerin olduğu bir ilişki. İmkansızlık ne miydi? İmkansızlık buydu.

Uyumadan önce kurulan bütün hayaller imkansızlığın belki sözlük anlamı değildi ama çoğu insan için aynı olan bir tabirdi. Asla gerçekleşmeyeceğini bile bile neden hayaller kurar ki bir insan? Neden kendisine acı çektirir ki?

"Neden?"

İnsanoğlu bu kadar acımasızdı işte, bile isteye kendi canını yakacak kadar acımasız...

Şakaklarıma doğru süzülen yaşları hissettim. Neden ağlıyordum? En önemlisi kimin için ağlıyordum? Acınası halde olan kendim için mi, yoksa imkansız hayaller kurduğum adam için mi?

Peki, sorularıma neden bir cevap bulamıyordum?

Saatlerdir susmayan iç sesim sorularıma karşı sessiz kalıyordu. Konuşmuyor, beni yalnız bırakıyordu. Ve şimdi yine tek başımaydım. Her zaman olduğu gibi... Ben, Park Jimin, her zaman yalnızlığa mahkum kalmıştım ve kaderim asla değişmeyecekti. Yalnız başıma yetiştim, yalnız başıma kendi ayaklarım üstünde durdum... yalnız başıma ölecektim.

Kaderim asla, asla değişmeyecekti...

Derin bir nefes aldım yavaşça, aynı yavaşlıkla geri bıraktım. Nefes alışım bile öyle sıkıntılıydı ki, yanımda oturan biri olsa 'bu çocuğun sıkıntısı neydi Tanrı aşkına?' diye haykırırdı.

Uyumalıyım! Kesinlikle bir an önce uyumalıyım. Aklımdaki düşünceleri susturmanın tek yolu buydu. Sorularıma sessiz kalıp, geri kalan her konuda bir fikre sahip olan iç sesimi susturmanın tek yolu buydu. Kafayı yemiş gibi hissediyordum. Koskocaman evde, dört duvar arasına sıkışıp kalmış binlerce sesle mücadele ediyordum.

Ve kazanan seslerdi...ben yenilmiştim.

'Her zamanki gibi.' dedi beklemeden iç sesim. Ve haklıydı da, her zamanki gibi yenilen ben olmuştum...

Sahi, en son uyumayı planlamıyor muydum ben? Şimdi yeniden düşüncelerim arasında kaybolmuş vaziyetteydim.

"Neden buradasın ve neden uyanıksın?"

İrkilerek hızla uzandığım koltukta oturur pozisyona geldim. Arkamdaki yarı uykulu bedene çevirdim kendimi. Neden buradasın? Ne diyebilirdim ki? Sizden, sizinle ilgili olan saçma düşüncelerimden kaçmak için buradayım mı? Düşüncelerimden kaçmak isterken gözüme uyku girmedi mi demeliydim?

"Uyuyamadım, o yüzden buraya geldim."

Yalan. Hiç yanına uzanmamıştım bile. "Uyku problemi mi çekiyorsun? Neden bana söylemedin?" Bilmiyorum dercesine omuzlarımı kaldırıp indirdim. Uyku problemi mi çekiyordum? Hayır. Sadece seni, beni...ve bizi düşünmekten uyuyamamıştım.

My Sexy Sex Partner! JīkookWhere stories live. Discover now