35. Bölüm

6K 306 479
                                    

Heyooooooo biz geldik 😍
Hiç uzatmıyorum aşklarım, yorumlarda kavuşalım hadiiiii😚😚

Sizi çok seviyorum 💛
İyi okumalar ballarım 🍯💛

^^^^^^^^^^^^^^^^^

İki deli bir araya gelmemeliydik, belki de bu kadar sevmemeliydik!
Dırırırırırı...

Bu şarkı da ağzıma nereden dolandı, demeyeceğim. Barış ile kendimi düşündüğümde bu sözler bence tam bizlik!

Allaaaaaaahhhhh...
Zaten balayına gidiyorum, zaten Karadeniz'e gidiyorum, zaten kar göreceğim.
Benden mutlusu yok!

Millet konakta bizim düğünümüzde eğlenirken bizim kaçtığımız doğrudur, üstelik gelinlik ve damatlıkla... Barış üzerimi değiştirmeme bile izin vermeden beni gelinlikle kaçırmıştı.

Barış Ağa'mızın nimetlerinden yararlanarak özel uçağına bindiğimizde biraz olsun rahatladım, çünkü neden rahatlamayayım!

Evet, yüksek beni korkutuyor olabilir ama en azından üzerimizde gelin ve damat gören şaşkın bakışlar yoktu.

Uçakla birlikte havalanan midem toprağa ayak bastığım an geçmişti, şu yükseklik korkusu denen şey ne lanet bir şeydir arkadaş!

Neyse... bugün gerilmek yok!

Trabzon'a vardığımızda Barış'ın yardımıyla uçaktan indim, diğer türlü bu gelinlikle inmem zaten mümkün değildi. Üstümüze dönen bakışları umursamadan bizi karşılayan arabaya bindiğimizde hava yavaş yavaş kararmaya yüz tutmuştu.

Kafamı Barış'ın omzuna koyarak gözlerimi kapattığımda bedenim uykuya teslim olmaya başlamıştı.

Yapma Berre, uyuma kızım!
Düğünden hemen sonra uyunur mu?

Ama ne yapayım?
Karnımdaki bu ufaklık beni bir tık daha fazla yoruyordu.

"Güzelim..." diye fısıldayan Barış'ı duyduğumda gözlerimi yavaşça araladım.
Kafamı omzundan kaldırmadan ona baktığımda gülümseyerek beni izliyordu, dudaklarını alnıma bastırdığında şaşkın şaşkın yüzüne baktım.
"Geldik," dediğinde kafamı hızla kaldırdım.

Hadi ama...
Uçaktan daha yeni indik, arabaya daha yeni bindik, daha içimden saçmalayıp şarkılar söylemedim.
Beş dakikada nasıl gelebiliriz?

Bana gelen beş dakika, aslında bir saatmiş. Bana gelişi bu kardeş!

Off Berre kes saçmalamayı, camış gibi uyumuşsun işte.

Arabanın camından dışarıya baktığımda gördüğüm manzarayla gözlerim kocaman oldu.
Allah'ın İzmir'lisi kar görürse neler yaşar, oynat bakalım!
Yine eğlendik, yine güldük!

"Kar!" diye bağırdım Barış'a dönerek.
Kafasını olumlu anlamda salladı, "Hadi inelim bakalım!"
Arabadan inerek arkasından dolaştığında benim tarafıma geldi, kapımı açarak koca gelinlikle inmeme yardımcı olduğunda kolaylıkla inmiştim.

Düz ayakkabılarım sayesinde yere sağlam basmayı becerdiğimde Barış üzerindeki ceketi çıkartarak omuzlarımın üstüne koydu ve giymeme yardımcı oldu. Ceketi kendime sararak yürümeye başladığımda Barış'ta sıkıca bana sarılmıştı.

Yan yana olan bungalov evlerin olduğu alana geldiğimizde otuz iki diş sırıtarak etrafı izliyordum, evin önüne geldiğimizde Barış kumaş pantolonun cebinden anahtarı çıkardı. Barış kapıyı açtığında ben ise ona arkamı dönmüş ve yağan karı izlemeye devam ediyordum.

Arkadan aniden çekildiğimde tiz bir çığlık attım, Barış beni hızla kucağına aldığında kollarımı boynuna sardım. Olduğumuz durumu fark ettiğimde gözlerim kocaman açıldı. Benim Yunan Heykeli'm beni ilk kez omzuna atmamış, normal bir şekilde kucağına almıştı.

DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin