23.Bölüm: Nabzın Sesi

713 284 424
                                    

Selam! Yıldıza dokunup okumaya başlayalım. Yazıp emeğimin karşılığını almak benim hakkım. Hayalet okuyuculardan yakınan tüm yazarlar gibi bende yakınıyorum. İnanın yıldıza dokunduğunuzda hayatınız da bir şey değişmiyor ama benimkinde değişiyor... Yazma hevesim artıyor. Beni anladığınızı umuyorum ve ve ve beni kırmayın lütfen.

Bölüm şarkısı: zakkum- Ben ne yangınlar gördüm.
Sancak - Veda

23.Bölüm: Nabzın Sesi

Korku.

Tek hissettiğim şey.

Gözlerim, ellerim, bedenim titriyordu.

Bir iğne batmıştı sanki düşüncelerimin ortasına. Kirpiklerim birbirine değip ayrılıyor, dudaklarımın aralık bıraktığı boşluktan kesik kesik soluk alıp veriyordum. Gözlerim, bulanık olan zihnimden kurtulup tam karşımda duran Albertina'ya odaklandı. Albertina'ya tereddütle bakındım. Her an bir şey yapabilir beni alt edebilirdi. Korkumu belli etmemeye çalışıyordum. Parmak uçlarımı avcumda toplayıp serbest bıraktım birkaç kez. Kalbim fütursuzca atarken, nefesim bünyemi zorluyordu. Bu iş, sandığımdan daha kolay olmuştu. Beni bu kadar kolay tuzaklarına çekmeleri...

Tuzağa düştüğümü anlamak için geç kalmıştım. Etrafımı saranlara kısa bir bakış attım. Kaçmam gerekiyordu.

İçimdeki sesi dinlemeliydim. Burada olmamalıydım.

Albertina başını hafifçe eğerek yara dolu yüzüne büyük bir sırıtış kondurdu. "Korkuyorsun..." Diye konuştu. Sesi tarazlıydı.

"Serçe ruhuna sahip efendilerine bakın hele, birazdan bayılacak gibi duruyor," başımı sesin geldiği tarafa çevirdim. Elinde kocaman bir asa tutan adam, dilindeki piercingi göstererekk dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. Yaptığı hareket nedeniyle yüzüm buruştu. Geceyi aydınlatan ay sayesinde parlayan piercingi mide bulandırıcıydı. Adamın dediklerine katılan grup kahkaha atarak gülmeye başlamalarıyla yutkundum.

"Konuşmayı da bilmiyor galiba." Diye seslendi bir daha. Kışkırtıcı kahkahaları ormanın derinliklerinden yankı yaparak tekrar kulaklarıma sindi. İki yanımda, boşlukta süzülen ellerimi yumruk yaparak sıktım. Bakışlarımı ormanın her köşesinde gezdirdim, kurtulmam gerekiyordu. Kanatlı olmamaları beni bir adım önde yapıyor muydu? Ah! Carlos neden beni ilk eğitmedin ki! Düşüncelerimin içindeki ince uçlu soru-cevaplar birbiri ile çakışıp durdukları için doğru düzgün düşünemiyordum.

Omuzum lav gibi bedenime işleniyordu, hissediyordum. Başımı söylene adamlardan çekerek bana odaklı olan kırmızı irislere baktım. Onunla giz göze gelmek cehennem ateşinde soluklanmak gibi bir şeydi. Elini kaldırıp tuhaf bir şekilde güldü. Ağzı açık ince uçlu dişleri, ince dudaklarının arkasına sığınmış birer tehlikeydi. Sesi oldukça ince ve desibeli şekilde çıkıyordu. Kaşlarım kendiliğinden çatıldı. "Ne istiyorsun?" Diye sordum güçlü çıktığını umduğum sesimle. Ne istediğini biliyordum ama onu biraz oyalayabilirdim. Aklıma düşen fikirle gözlerime ışıltı düştüğüne eminim. Yaşadığım bu anı Beyaz'a duyura bilirdim. Beni görebilirdi.

RUHUNU ARAYAN SERÇE (Final- Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin