12. Bölüm

903 119 69
                                    

1 gün daha bitmişti. Jungkook günleri saymayı bırakmış ve saatleri saymaya odaklanmıştı. Zamanımız tükeniyordu. Mutlu gibi gözüksem de içim kan ağlıyordu. Kral Min'den uzak durmaya çalışmıştım. Bunu gerçekten denemiştim de ama o beni sürekli rahatsız edip durmuştu. Bana olan sevgisini anlatmaya çalışmıştı. Her seferinde onu dinlememeye çalışarak ondan uzaklaşmıştım ama artık dayanamıyordum. Son bir kez ona sarılmak istiyordum.

"Hoseok bir baksana canım." Dedi Jimin. Gideceğimizi öğrendiğinden beri işlerine daha istekle sarılıyor ve daha candan yapıyordu. "Ne oldu?" Diye sordum. "Prens Seokjin bugün akşam yemeğine katılmayacak. O yüzden ona göre yemek yapmamız gerekiyor. Ben de diyorum ki hani bugün son günümüz ya krala git pizza falan yap. Seveceğine eminim." Evli bir adam ile ilgilenmek istemiyordum. Sabrım sınanıyordu resmen.

"Neden ben yapıyorum?" Dedim. Kral Min'i hem görmek istiyor hem de istemiyordum. "Herkesin çok işi var. Yap da yesin kral. Zaten bir daha yiyemeyecek." Karşı çıkmak yerine dediğini yaparak pizza yapımına başlamıştım. En azından gitmeden Kral Yoongi'nin yaptığım şeyi beğenip beğenmediğini öğrenirdim.

Ondan nefret ettiğimi söylüyor ve onu görmek istemiyordum ama bir yanım izin vermiyordu. Dakika da bir aklıma sokuyordu onu. Yüzü beliriyordu. Öpmek istiyordum. Öte yandan da kendime hakim olmaya çalışıyordum. Son dakika bir şey yapıp üçümüzün de hayatını karartmak istemiyordum. Olduğum yer de durmalı ve Kral Min'e uzaktan veda etmeliydim.

Hamuru hazırladıktan sonra içine aklımda kalan tarife göre bir şeyler eklemiştim. Kral az önce öğlen yemeğini yemişti. Bu demek oluyordu ki akşam yemeğini biraz geç yiyecekti. Aslında pizzayı biraz daha geç yapsaydım daha iyi olabilirdi ama artık bir şeyleri geciktirmek istemiyordum. Bir an önce olup bitsin istiyordum.

"Hyung hazırsın değil mi?" Jungkook heyecanla konuşurken unla bulanmış tezgahı sildim. "Hazırım Jungkook. Umarım doğru zamana gider ve bir daha buraya gelmeyiz." Dedim.

"Umarım gelmeyiz hyung. Evimi çok özledim. Özellikle de yatağımı. Tüm gün yatmak istiyorum." Büyük bir özlemle konuşurken ben de işimi bitirip karşısında ki sandalyeyi çekerek oturdum. "Tae hyunga başımıza gelenleri anlatmalı mıyım sence?" İkisi birbirlerinden genellikle bir şeyler saklamaz ve her ne olduysa konuşurlardı.

"Bence anlatmasan daha iyi olur. Bizim deli olduğumuzu sanar." Dedim. "Peki anneme ne diyeceğiz? Biz ne anlatacağız? Bunca zamandır nerede olduğumuzu merak etmiştir. Hatta polisi bile aramış olabilir." Bunu hiç düşünmemiştim. Annem kim bilir ne hale gelmişti? "Bunu o zaman düşünürüz. Şimdi son saatlerimizi huzurlu geçirelim olur mu?" Başını aşağı yukarı salladı. Sözümü dinlemesini seviyordum.

"Hyung Kral Min'i mi düşünüyorsun?" Dedi. Aslında şu an aklıma gelmemişti ama Jungkook sayesinde gülümseye çalışan yüzünün hayali karşıma çıkmıştı. "Hayır düşünmüyorum. Artık onu düşünmek falan da istemiyorum. Bu konuyu bir daha açmayalım." Acaba kendi evimize gittiğimizde tüm bu olanları hatırlayabilecek miydim? Jungkook'a unutacaksın demiştim ama ben kendim unutmak istemiyordum.

Mesela etrafta ki güzel bitkileri, temiz havayı, bu sarayı aklımda kalmasını istiyordum. "Kaç saat kaldı?" Dediğimde kardeşim "Hesaplamalarıma göre 9 saat 56 dakika 2 saniye var." Dedi. Saniyeleri bile sayıyordu.

"Hoseok pizzayı bitirdin mi?" Dedi mutfağa giren Jimin. "Sadece hazırladım. Sonra fırına veririz." Dedim farkında olmadan. "Ne yazık ki fırın bu zamanda bulunmuyor." Sahte bir hüzünle dudaklarını büzdü. Yine şirin görünüyordu. Tabii onu benim tek şirin bulduğum söylenemezdi. Sanki biri daha ondan etkileniyordu.

"Jimin bundan sonra hep görüşelim. Seninle güzel bir arkadaşlık kurmak istiyorum." Kocaman gülümsedi ve gözleri anında kayboldu. "Ben de çok istiyorum. Sizi çok sevdim." Dedi. Sabahtan beri koşuşturup durduğu için yorulmuş ve susamış görünüyordu. "Kral Min yine bir etkinlik mi düzenliyor?" Dedi Jungkook.

Travel |Sope✔Where stories live. Discover now