**Tamamlandı**
Saçlarımın üstüne bastırdığı dudaklarının kuvveti arttı, "Küskün kız çocuğum." Tüm anlattıklarıma ağlamamıştım da tek cümle yarmıştı göğüs kafesimi. "Göğün bütün yağmurlarını taşıyan gözlerini severim."
***
Bu hikaye olumsuz örnek olu...
"Acelem yok benim, biliyorsun. bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim."
Aylak Adam, Yusuf Atılgan
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kan revan içindeydim, yaşamıyordum da baştan aşağı kanıyordum adeta. Ruhum sancıyordu her soluk aldığımda ve ben böyle ölecektim zannımca.
Savaşmak için delice korkusuz, sevgiyi görünce saklanacak delik arayacak kadar cesaretsiz. İstemediği şeylere çığlık atacak kadar gür sesli, kalbinin sesine kulağını tıkayacak kadar sağır...
Omuzlarım sarsıldı bu hisle, bu muydum cidden? Böyle korkak mıydım? Gözlerinin içine uzun bakabilme cesareti diledim. Ben ömrümde ilk defa bir sevgiye inanmak istedim.
Aptal değildim, gözümün önünde dönenlere anlam verebiliyordum ya da aptaldım, her şeyi inkâr edebiliyordum. Adımlarım sekteye uğradı, ilk defa bu denli gitmek istemiyordum. İçimin huzursuz yanları çığlık çığlığaydı. Havalanan ayağım bir adım ilerisine gitmedi, aynı noktaya yavaşça indirdim, topuğum asfalt zemine çarptı.
Ciğerlerimi dolduran bir nefes aldım, ciğerim sancıdı.
Kafamı omzumun üzerinden geriye çevirdim, oradaydı. Yolun bir ucunda ben duruyordum, bir ucunda o. Gözlerim gözlerine değdi, tamamen ona döndüm. Bu defa attığım ilk adım ona doğruydu, hiç ayrılmadı bakışlarımız birbirinden. İkinci, üçüncü, dördüncü adım derken o da bana doğru ilk adımını attı, göğsümün üstündeki yük kalktı.
Hiç durmadık, ben de adımlarımızı saymadım zaten, ayakkabılarımızın uçları birbirine değdi. Eğdiğim kafamı yavaşça kaldırdım. "Özür dilerim," fısıltım ancak ona ulaşabilirdi. "Yalan söyledim, o adamın bana bakışından hiç hoşlanmıyorum, onunla aynı ortamda olmaktan nefret ediyorum ama bunun size zarar vermesini istemedim." Yüzündeki sabit ifade yerini daha ılımlı bir bakışa bıraktı. "Bazen kendimi bela makinesi gibi hissediyorum."
"Öyle değilsin," dedi sözümü keserek.
"Can'ın bu iş için ne kadar heyecanlandığını görmüyor musun? Benim yüzünden her seferinde gerginlik hissediyor. Bozulacak diye ödü kopuyor."
"Bizim," diyerek düzeltti. "Bizim yüzümüzden. Sen o adama yalnızca nefret dolu bakışlar atıyorsun, ben ağzını burnunu kırabilirim."
"Ben de kırabilirim," burnumu havaya diktiğimde kafasını bana doğru eğdi, alnını alnıma sürttü, işte o an idrak ettim yakınlığımızı.