18.Bölüm: Kapanmayan Yaralar

17.6K 1.1K 229
                                    


Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor.

İnsanın Acısını İnsan Alır, Şükrü Erbaş

Bölüm şarkısı: Melike Şahin- Uykumun Boynunu Bükme

Kalbimin kıyameti, dikiş tutmayan yaram, kırık kanadım, dilsiz acım yani çocukluğum

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Kalbimin kıyameti, dikiş tutmayan yaram, kırık kanadım, dilsiz acım yani çocukluğum... Nasıl da dökülmüştü ağzımdan birer birer. Sormasalar anlatmazdım aslında, heybemde yük ettiğim yaram ruhumu paramparça edene dek susardım.

Anlatırken fark ettim, sanki derin acılar akan gözyaşlarımla birlikte akıp gitmeye meylettiler ama ben öyle sıkı sarılmışım ki onlara, öyle sarmışım ki etimden et koptu onlar benden ayrıldıkça. Kendimi bu kadar sarıp sahip çıksaydım belki de yirmi beş yaşıma basmak üzereyken değil de daha erken bulurdum beni.

Avucumun içindeki kırışmış peçete ile nemlenen yanağımı kuruladım, vücudumun her yanı sızlıyordu. Ruhsal acının fiziksel acıdan daha da ağır olduğuna bir kez daha emin oldum.

Uzun soluklu seansın sonuna geldiğimizi biliyordum, gitmeden son bir isteğim vardı.

"Ben geceleri uyuyamıyorum," kucağımdaki ellerimde olan bakışlarımı doktoruma çevirdim.

"Sizin için bazı bitkisel çaylar önerebilirim, hem uykunuzu düzenler hem de gün içinde daha dingin bir ruh haline sahip olmanıza yardımcı olur." Kafamı iki yana sallayıp onu reddederken yeniden gelen ağlama isteğiyle dudağım büzüldü.

"Hiç uyuyamıyorum, en son ne zaman deliksiz bir saat uyudum onu bile bilmiyorum." Ellerimden birini istemsizce karnıma bastırdım. "Artık midem bulanıyor, sık sık baş dönmeleri yaşıyorum."

Önce kaşlar havalansa da ifadesini kısa sürede topladı, "Dozu düşük bir ilaç başlamamı ister misiniz?"

"Evet," Deliksiz uykular istiyordum, bir de huzurlu hayat.

Önündeki kâğıda birkaç el hareketiyle yazdığı kodu bana uzattı, "Herhangi bir eczaneden temin edebilirsiniz." Hiç bakmadan koltuğun kenarında asılı duran çantama sıkıştırdım.

"Teşekkür ederim." Yavaşça ayağa kalkıp ona elimi uzattığımda kibarca ayağa kalkıp elimi sıktı.

"Rica ederim Bade Hanım, yeniden görüşecek miyiz?" Yüzündeki gülümsemeden bile bunun gerekli olduğunu anlıyordum.

Derin bir nefes aldım, o küskün ifademi sildim. Belki minik bir tebessüm için kendimi zorladım. "Mutlaka görüşeceğiz Engin Bey."

Memnun olmuş bir ifadeyle bana baktığında ellerimiz ayrıldı, "Hoşça kalın." Vedama başını aşağı yukarı sallayarak karşılık verdi.

Nehâr Donde viven las historias. Descúbrelo ahora