9 ԅ you're not here

265 40 45
                                    


W i n t e r N i g h t

❄️


Dört yıl...

Koskoca dört yıl geçti sevgilim. Birlikteliğimizin üzerinden dört yıl geçti...

Taehyung derin bir nefes alıp kasketini taktı ve çiçekleri de alıp kapıdan dışarıya çıktı. Kışın soğuğunda ve gecenin karanlığında yine o sokağa yürüdü. İçindeki tuhaf his sayesinde karnı ağrımaya başladığında heyecandan olduğunu anlamıştı çünkü bugün yıl dönümleriydi... Vardığında, sevgilisiyle birlikte oturup derin bir nefes aldı.

"Sevgilim?"

"Sevgilim?" Taehyung titrek bir nefes aldı ve doldurdu ciğerlerini. Paltosunun cebinden çıkardığı kutuyu, Ji Yeong'un olduğu yere koydu.

"Bugün... Yıl dönümümüz biliyorsun değil mi?"

"Elbette biliyorum... Unutmam, bilmemem mümkün mü?" Taehyung güldü hafifçe ve başını salladı.

"Doğru, unutman ne mümkün..." Taehyung yine derin bir nefes aldı.

"Kolyeyi beğendin mi? Takacak mısın?"

"Taehyung... Kolyenin güzel olduğu her haliyle belli, zevkini sevdiğimi biliyorsun, takmakta istiyorum ama..."

"Ama?"

"Taehyung ben yokum ki, takamayacağımı biliyorsun sevgilim..." Taehyung buruk bir gülümseme ve dolu gözleriyle, Ji Yeong'un şuan oturması gereken yöne çevirdi bakışlarını.

Zihni ona bir kez daha hatırlatmıştı, Ji Yeong'un aslında yanında olmadığını. Dört yıl önce onu bıraktığını.

"Haklısın... Yanına gelmeliyim o zaman değil mi? Bunun sana yakışacağına o kadar eminim ki..." Taehyung'un yüzünden o buruk ifade silinmezken, çiçekleri ve kolye kutusunu alıp ayağa kalktı ve ilerlemeye.

Elindeki çiçeklerin ona solgun baktığını hissediyordu Taehyung, belki de kendi solgunluğuydu. Beyaz güller, kırmızı güller...

Taehyung yorulmadan yürümüştü saatlerce, ne ifadesi bozulmuştu, ne de yorgunluğa dair bir şey hissetmişti. Ama sonunda varmıştı, karanlığın içine gömülüp, ışıklar saçan o taşa baktı. Üstünde sevgilisinin isminin yazdığı taşa.

Jung Ji Yeong...

Taehyung, gözlerinden firar eden birkaç damla yaş eşliğinde mermere oturdu ve gülleri bıraktı önce. Sonrasında cebine koyduğu kutuyu tekrar çıkartıp, diğer beş tanesinin yanına koydu ve gülümsedi.

"Sana bunları kendi ellerimle takamadığım için özür dilerim sevgilim..." Titrek bir nefes aldı.

"Ji Yeong... Hani beni asla bırakmayacaktın, asla sensiz kalmayacaktım? Neden gittin sevgilim... Yüreğim sendeyken, kalbim sana aitken, neden yaşamama engel oluyorsun... Artık dayanamıyorum, sensizliğe, senin kokunu duyamamaya, seni hissedememeye... Sarılmak istiyorum, öpmek istiyorum, seni korkuttuğum için bana o sinirle bakan ifadene nisbeten şefkatle bakan gözlerini görmeyi istiyorum... Olmuyor sevgilim... Devam edemiyorum, bırakayım artık tutunmayı diyorum ama o da olmuyor..." Taehyung, Ji Yeong'un adını ağzına almaya korkuyordu, cesaret edemiyordu nedensizce.

Artık dayanamamış ve ağlamaya başlamıştı Taehyung, kızarmış ve burnu ve gözleriyle, sırılsıklam yüzüyle o taşa bakıyordu.

"Çok özledim... Yemin ederim çok özledim, her şeyini çok özledim sevgilim... Neden? Neden ayrılmak zorunda kaldık? Daha yemeklerini yiyecektim, o yemekler yüzünden çok güzel olduğuyla ilgili homurdanıp duracaktım. Birlikte sergiye gidecektik, fotoğrafını çekecektim. Sahi, seni çektiğim fotoğraflar, sana o gece verdiğim resim... Hala saklıyor musun?" Taehyung artık konuşamıyordu bile ağlamaktan, hıçkırıp duruyor, nefesi kesiliyordu. İçi kan ağlıyordu, yüreği parçalanıyordu. Kendinden bile çok sevdiği kadını kaybetmişken kendine nefes almayı layık görmüyordu.

"Taehyung... Ağlama sevgilim, ne olur ağlama... Seni böyle görmeye dayanamıyorum, lütfen ağlama..." Taehyung başını sağa sola salladı.

"Lütfen konuşma, sus... Sus artık! Git! Delirmek istemiyorum! Git!" Taehyung kafasını sağa sola sallayarak başını eğdi. Biliyordu ama, delirmeye başladığının farkındaydı. Halüsinasyonlar görüyordu, rüyalarına giriyordu.

"Ji Yeong!" Taehyung tüm gücüyle haykırdı, yüreği yanıyordu, canı acıyordu ve bir şekilde yüreğini ferahlatmaya çalışıyordu.

"Ji Yeong!" Bir kez daha haykırdı hıçkıra hıçkıra, bir kez daha ve bir kez daha... Her seferinde sesi daha da güçsüzleşiyordu. Her seferinde acısına daha da yenik düşüyordu.

Taehyung ellerini kucağına koyup gözlerini yumdu ve göz yaşları eşliğinde devam etti içini dökmeye. İstemiyordu, hayal ya da rüya olsun istiyordu... Ji Yeong'un onun yanından ayrılmış olmasına inanmak istemiyordu. Tekrar o gülüşünü görmek istiyordu, bakışlarını, ona seslenişini, sarılışını, öpüşünü, şefkatini ve sevgisini istiyordu ama hiç olmadığı kadar farkındaydı gerçeklerin.

Ji Yeong artık Taehyung ile değildi, artık ikisi de tek başınaydı. Bedenen öyle olsa da, zamanla Ji Yeong Taehyung'un yanına geri dönecekti. Taehyung ise, bu genç yaşında hiç hak etmediği bir yere olacaktı...

winter night [kth] ✓Where stories live. Discover now