FIFTEEN.

691 60 115
                                    

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑   𝐅 𝐈 𝐅 𝐓 𝐄 𝐄 𝐍 晚安與您 — 𝐍𝐔𝐈𝐓𝐒 𝐀𝐕𝐄𝐂 𝐕𝐎𝐔𝐒

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

𝐂 𝐇 𝐀 𝐏 𝐓 𝐄 𝐑 𝐅 𝐈 𝐅 𝐓 𝐄 𝐄 𝐍
晚安與您 — 𝐍𝐔𝐈𝐓𝐒 𝐀𝐕𝐄𝐂 𝐕𝐎𝐔𝐒

Odamı dolduran mesaj sesiyle heyecanım artmış, dudaklarımın kenarı hafifçe kıvrılmışken koşa koş yatağımın üzerindeki telefonuma yaklaşmış ve elime alarak gelen mesaja bakmıştım. Gelmişti. Heyecanla alt dudağımı ısırarak üzerime ince deri ceketimi geçirdiğimde, uzun koyu saçlarımı salık bırakmıştım. Gecenin ikisiydi ve ne kadar ilk "randevumuz" olsa da pek özenmemiştim. Onun yanında rahat hissediyordum, o yüzden çilekli parlatıcı dışında yüzümde bir şey yoktu.

Telefonumu siyah pantolonumun arka cebine sıkıştırdıktan sonra yavaşça odamdan çıkarak elimden geldiğince ses çıkartmamaya çalışarak aşağı inmiştim. Bu gece mucizevi şekilde babam evdeydi ve uyanık olup olmadığını bilmiyordum. Fakat şu an pek de umrumda değildi.

Dış kapıdan çıkarak koşmaya başlamışken, beni kapının önünde bekleyen jungkook'a doğru yaklaşmış ve yanına geldiğim an adeta üzerine atlayarak kollarımı boynuna dolamıştım. Bu heyecanıma karşı gülmüş, o da sıkıca belime sarılmıştı. Bir süre böylece kaldıktan sonra geri çekildiğimde, yaslandığı siyah ve lacivert renkli motorda göz gezdirmiştim. Bunu fark etmiş olacaktı ki ben sormadan o cevabını vermişti.

"Motorlardan daha çok hoşlanıyorsun sanki, bugün de seni motorla gezdireyim dedim. Başkasına gerek kalmaz."

Bu dediğine karşı gözlerimi devirip gülerek omuzuna yumruk attığımda, o da gülmüş ve beni kollarımdan tutarak yeniden kendine çekmişti. Burnuma ufak bir öpücük kondururken ona kıkırdayarak karşılık vermiştim.

"Ne kadar kıskanç takık bir şeysin sen ya.. Taktın motora."

"Motora değil, sana taktım." Gülerek söylediği şeyin ardından bana kaskı verdiğinde, onu bekletmeden kafama geçirmiştim. O da kendi kaskını taktıktan sonra binmeme yardımcı olmuş, ardından o da önüme binmişti. Gülümseyerek kollarımı beline dolamışken, yeniden dudaklarımı aralamıştım.

"Motor ya da araba fark etmiyor, yanımda olduğun kişi sen olduğun sürece fark etmiyor cidden." Buna dair bana bir cevap vermese de gülümsediğini hissedebiliyordum.

"Şşh, tamam. Çok konuşmadan gidelim, baban falan filmlerdeki gibi çıkıp beni döverek kovmasın bir de." Jungkook'un bu söylediğine seslice güldükten sonra motorunu çalıştırmış ve yaşadığım sokaktan uzaklaşmaya başlamıştı. Beni nereye getiriyordu bilmiyordum ama tüm gece motorun üstünde ona sarılmaya bile razıydım. Burnuma erkeksi parfümü geliyor, ona sokulmamı sağlıyordu.

Bu sabah okulda benden hoşlandığını itiraf etmişti fakat şaşkınlığımdan bir süre sessiz kalmıştım, o da beni yanlış anlayarak başta bozulmuştu. Gidecekken onu öpmem ise tabiiki de fikrini değiştirmesine sebep olmuştu. Ders başlayana dek beraber spor salonunda beraber takılmıştık. Alnına terden yapışan saçlarını düzeltmiş ve havluyla saçlarını, yüzünü ve boynunu kurulamıştım. O sırada kucağında oturduğum detayını da atlayamam tabii. Yaşadığım en iyi anlardan biriydi kesinlikle.

apricity 愛 jenkookWhere stories live. Discover now