THIRTY TWO.

212 31 3
                                    

𝐓  𝐇  𝐈  𝐑  𝐓  𝐘    𝐓  𝐖  𝐎小さなゲスト — 𝐏𝐄𝐓𝐈𝐓 𝐈𝐍𝐕𝐈𝐓𝐄

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

𝐓  𝐇  𝐈  𝐑  𝐓  𝐘    𝐓  𝐖  𝐎
小さなゲスト — 𝐏𝐄𝐓𝐈𝐓 𝐈𝐍𝐕𝐈𝐓𝐄

Koridorun sessizliği resmen beni boğuyorken, her adım sesim her yerde yankılanıyordu. Hastanenin garip kokusu üzerime sinmişken, sonunda ulaşmak istediğim odaya gelmiştim.

Yüzüme ufak bir gülümseme kondurmuşken hafifçe kapıya tıklatarak kapı kolunu kavramış ve yavaşça açarak içeriye adımlamıştım. Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra yatakta merakla kimin geldiğine bakınan jungkook'un kardeşine bakmıştım.

Beni gördüğü sırada şaşırdığını fark etmiştim fakat sonrasında şaşkınlığını üzerinden atarak bana büyük gülümsemesini göstermişti.

"Noona? Senin burada ne işin var?"

"Sana da selam, junghoon-ie. Ben de seni gördüğüme çok sevindim ve özledim." Dediklerime karşı o tatlı kahkahasını atmış ve yanına oturmam için yerinde biraz doğrulmaya çalışmıştı.

Televizyonda izlediği programın sesini kısmışken ona aldığım birkaç oyuncak ile dolu poşeti yere bırakmış ve yanına oturarak elini tutmuştum.

"Ee nasılsın bakalım? Yemeklerini güzelce yiyor musun? Umarım bana söz verdiğin gibi kendine iyi bakıyorsundur." Bir kaşımı kaldırarak söylediğim şeye karşı gözlerini devirmiş ve oflamıştı.

"Buradaki yemekleri beğenmiyorum, noona. Hepsi garip ve sebzeli yemekler."

Bu sefer gülen taraf ben olmuşken onu biraz sevindirmek için eğilip poşeti alacakken bana söyledikleriyle duraksamış ve yeniden doğrularak ona bakmıştım.

"Jennie noona, abimi neden terk ettin?" Bana pat diye sorduğu soru ile yerimde öylece kalmışken ona cevap verememiştim. O da benim gibi üzgün üzgün beni izliyorken, konuşmamamın sonucunda o lafını devam ettirmişti.

"Ona da sordum, noona'ya ne yaptın da sana kızıp ayrıldı dedim. Bana söylemiyor, sadece seni çok kızdırdığını söyledi. Ne yapmış olabilir? Onu hiç affedemez misin?"

Tabii, küçük kardeşine uyuşturucu bağımlısı olduğunu söylemesi ve benim de bu yüzden ona kızdığımı anlatması garip olurdu. Üstüne garip garip işlere bulaştığını ve bana binlerce kez yalan söylediğini.

Okulun lavabosunda beni sıkıştırmasının ardından sapık gibi peşimde dolanmaya başlamıştı. En ihtiyacım olduğu zamanda yapmadığını, şimdi yapıyordu. Sürekli arıyordu, mesajlar atıyordu. Okul çıkışında beni bekliyordu, sınıfımın önünde bile dersim bitene dek bekliyordu. Ben ise sadece görmezden gelsem bile buna devam ediyordu, sıkılmadan.

"Noona, cevap verecek misin?"

"Senin abin tam bir aptal, gerizekalı, pislik ve salak. Bu yüzden ayrıldım." Ani cevabıma karşı gülmeye başlaması ile ben de bu durgun yüz ifademi bozarak gülmüştüm.

"Bunu ben de biliyorum ama şhh.. Ona söyleme." Onun gibi parmağımı dudaklarıma bastırarak "ssh" işaretini yapmış ve sırrını saklayacağımı belli etmiştim.

"Onu bıraksan dahi biz ikimiz hâlâ arkadaşız, öyle değil mi?"

"Aynen öyle, junghoon-ie. Aptal abinin ikimizin arkadaşlığına bir etkisi olmaz, merak etme."

"Buna sevindim o hâlde." Deminki enerjik hâlinin aksine şimdi biraz sakince konuşmuştu. Abisi için üzüldüğünü anlamıştım, ne kadar onun burada olmamasından yararlanarak benimle beraber onu ezse de üzülüyordu.

Ona aldığım üç oyuncak paketini çıkartarak yatağa dizdiğimde, yeniden gülmeye başlayarak paketleri eline alarak incelemişti.

"Tanrım, bu karakterleri sevdiğimi nereden biliyordun?"

"Hm.. Uzun bir zaman önce ahmak abin söylemişti, ben ise unutmadım."

Oyuncaklarını incelediği sırada bana birkaç kez tekrarlayarak teşekkür etmişken gülümseyerek onu izliyordum. En sonunda yerinden hafifçe doğrularak bana sarıldığında, incecik olan kollarını hissediyordum.

Onu sıkmamaya çalışarak ben de aynı şekilde ellerimi ufak beline yerleştirmiş, sayılacak derecede çıkık duran kemiklerini hissetmem ile yutkunmuştum.

"Noona, abim çok üzülüyor. Seni üzdüğünü biliyorum ama o seni çok seviyor. Biz ikimiz en yakın arkadaş değil miyiz, bana güvenebilirsin."

Abisini bu şekilde savunup düşünmesi gözlerimi yaşartacak dereceye getirmişti. Onun küçücük bedenine fazla büyük gelen kocaman bir kalbi vardı, o kadar tatlı ve düşünceliydi ki..

Muhtemelen sesim titreyeceği için konuşmaya cesaret edememiştim, onun yerine başımı sallamıştım.

"Oyuncaklar için de teşekkür ederim, lütfen bir daha gel. Üzülürsen bana da anlatabilirsin, jungkook da öyle yapıyor."

Son dediği şeye karşı gülmüşken, başımı biraz havaya kaldırarak dolu gözlerimi saklamak istemiştim. Pek işe yarar mıydı bilmiyordum fakat derin bir nefes verdikten sonra geri çekilmiş ve yeniden gülerek onunla demin yaptığımız aynı hareketi tekrardan yapmıştım.

"Sence de abinin biraz burnu sürtmesi gerekmiyor mu, hm? Ama aramızda, ona söylemek yok. Ne dedin demin, biz en iyi arkadaşız. En iyi arkadaşlar birbirilerinin sırlarını saklar, ben de seninkini saklayacağım."

Bu duo fazla tatlı oldu ağlarım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu duo fazla tatlı oldu ağlarım

apricity 愛 jenkookWhere stories live. Discover now