Bölüm 14 "Büyük Savaş"

73 8 34
                                    

💌Y.N: Bölüme başlamadan evvel küçük bir not ekleyeyim. Bölümü okurken yukarıdaki şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. İyi okumalar 🌸

Sougin'in üstünde doğan güneş bulutların arasında saklanırken sınır surlarında askerler hazırolda bekliyorlardı. Komutanlardan biri ufukta görünen hareketlenmeyi farkedip dürbününü çıkardı. Oldukça geniş bir ordunun vadi sınırını geçmiş ve neredeyse Sougin sınırlarına varmak üzere olduklarını gören komutan aceleyle bir not kağıdı yazıp erlerinden birine verdi ve sur kalesine gönderdi. Ardından askerleri kontrol etmeye başladı. Beklenen savaş birazdan kopacaktı.

Sowon, kız kardeşleriyle birlikte surdibi kalesinde savaşı yakından takip etmek üzere hazır bulunuyordu. Zaten mağlup duruma düşerlerse de işgalcileri bu kalede karşılamayı ve ateşkes yapmayı planlıyordu. Ama böyle birşey olmaması için ne gerekiyorsa yapacaktı. Komutanlar ile kalenin özel bir odasında  savaşta uygulanacak emirler için bir araya gelmişlerdi. Sinb ayrıca ordunun başındaki kumandan olarak da orada yer alıyordu.

Savaş için görüşmeleri sürerken nefes nefese bir asker içeri girdi ve selamını verip elindeki not kağıdını komutanına uzattı. Kağıdı alan komutanın asık olan yüzü daha da asıldı.

"Geldiler, efendim." dedi mutsuz bir sesle

Sinb, ablasına döndü. Ondan gelecek emiri bekliyordu. Belinde kılıcı ve askeri zırhıyla Sowon'un tahtının önünde bir dizinin üstünde yere çöktü.
"Emirleriniz nedir majesteleri?"

Sowon, derin bir iç çekti.
"Gidin komutan. Ordumu ve ülkemi size emanet ediyorum."

"Güveninizi boşa çıkarmayacağım"

Ayaklanan Sinb ve diğer komutanlar kapıya yöneldiği sırada Sowon arkasından seslendi. Bu sefer ülkesinin yükü sırtında olan bir Kraliçe olarak değil, bir abla olarak.

"Dikkatli ol Sinb"

Sinb omuzunun üstünden bakıp kafasını salladı ve ordunun başına geçmek üzere oradan ayrıldı.

Düşman orduların gelmesiyle kaledeki hava oldukça gerilmişti. Sowon başını ellerinin arasına aldı. Eunha ablasını rahatlatmak için yanına gidip elini tuttu.

"Herşey iyi olacak abla, kazanacağız. Buna eminim."

Yerin odada volta atmaya başladı. Umji masa başında hala stratejiler üzerine kafa yoruyordu. Herhangi bir aksilik oluşması halinde uygulanacak planları düşünüyor ve gözden kaçırdığı bir nokta olup olmadığını kontrol ediyordu. Yuju da Sowon'un yanına gidip gülümsemeye çalıştı.

"Eunha'ya katılıyorum. Biz kazanacağız, öyle hissediyorum. Merak etme."

Sowon kafasını sallayıp ikisinin de ellerini okşadı. Kız kardeşlerinin yanında olması ona güç veriyordu.

Surlarda ise askerler sur kapısını açmış ve Sougin'in ordusu dışarı çıkmaya başlamıştı. En öndeki Sinb orduya rehberlik ediyordu. Atının üstünde, surların önünde dizilen askerleri boydan boya kontrol etti. Ve hazır olduklarına kanaat getirince önüne dönüp beklemeye başladı. Önlerindeki büyük ordu gittikçe yaklaşmaktaydı.

"HAZIR OL!" diye bağırdı.

Anında hazır pozisyona geçen askerlerden büyük bir şangırtı sesi çıktı. Gittikçe yaklaşan orduyu dikkatlice izleyen Sinb kılıcını çıkarıp dik bir pozisyonda havaya kaldırdı. Bunu gören Sur üzerindeki Komutan, Surda hazır bekleyen okçulara bağırdı.

"Nişan al!"

Sinb, gelenlerin okların menziline girmesini bekledikten sonra kılıcını önüne doğru eğip ileriyi işaret etti. Bu da yine bir önceki gibi bir emirdi.

SOUGIN EFSANESİWhere stories live. Discover now