Bölüm 23: Sen gerçekten aptalsın.

411 45 225
                                    

"Seni öldüreceğim" diye bağırdı eve girer girmez. Zaten yol boyunca sessizliğini koruyup beni kolumdan çekiştirdiği için bir şeyler olacağını tahmin etmiştim.

"Ne yaptım ben ?" Diye söylendim ve sonunda elimi ondan kurtardım.

"Ya orada olmasaydık ? Ölecektin aptal"

"Ama oradaydın işte ve ölmedim" dedim gülerek ve salona ilermedim.

"Jiyong haklı Jennie. Oyalanmaman gerekiyordu" dedi Seunghyun. Bu neden karışıyordu ki ? Onunla konuşmuyordum bile

"İyi de istediğiniz her şey oldu. Bom'a telefonu verdim, kameralar yerleşti. Biraz minnettar olup susabilirsiniz." Dedim sinirle. Yok illa beni sinir edecekler yoksa rahat uyuyamıyorlar. Diğerleri bizi takmadan yukarıya çıktı. Hepsi yorgundu tabi

"Kendini tehlikeye atmanı iste-"

"Biraz eğlenelim diyen sen değil miydin ? Jisoo'ya o duvara onu çizdirecektin. Bende çizdim! Ne fark var anlamıyorum"

"Çünkü Jisoo senin gibi aptal değil. Kendini tehlikeye atarak o eve girmez." Diye bağırdı.

"Ah öyle mi ? Yalnız ben o eve girdim diye Min Woo'nun toplantı odasından haberiniz olacak. O salonda dönen her şeyden! Ama ben aptallık ettim. Tabi" dedim sinirle ve aşağı indim. Onun odasına ilerlerken peşimdeydi. Hızla çantamı kaptım ve odadan çıkmaya çalıştım ama kapının önünde durdu. Beni içeri itip kapıyı kapattı.

"O çantayı neden aldın  ?"

"Gidiyorum. Dediğim gibi bu evde kalmayacağım. Beraber çalışıyor ama bu aynı evde olacağımız anlamına gelmez"

"Sen cezalısın. Gidemezsin"

"Ne cezasından bahsediyorsun sen ?" Dedim çantamı omzuma atarken

"Sen Desi-"

"Değilim. Bunu sende biliyorsun"

"Köprüde onaylıyordun ama" dedi sırtını kapıya yaslarken. Köprüde olduğumuz anı hatırladım.

"Kendimi kurtarmak için yalan attım. Of Jiyong boş konuşmalardan cidden sıkıldım. Gitmek istiyorum. Senin ne dediğinde ilgilenmiyorum bile"

"Aslında ben...biraz panik oldum. Uzun zaman sonra böyle hissetmek de garipti."

"Nasıl hissetmek ?" Dedim. Neyden bahsettiği hakkında tek bir fikrim bile yoktu. Şuan saçmaladığına da emindim.

"Panik olmak...korkmak, üzülmek, öfke. Sanırım hepsi bir arada. Böyle hissetmeli çok olmuştu. Korkmayalı çok olmuştu." Diye açıkladı.

"Neden ?"

"Jennie cidden aptalsın"

"Bak bir tane geçiririm sana görürs-"

"Sana diyorum ki korktum" dedi kafasını yere eğerken. "Sana bir şey olacak diye korktum diyorum sen hala neredesin. Sana sensiz yaşayamam diyorum, yaşamak istemiyorum diyorum ama beni duymuyorsun. Sana bir tek seni seviyorum demediğim kaldı Jennie. Cidden ilişkiler konusunda berbatsın"

"Ne ?" Dedim. Dilim damağım kurumuştu. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarkan diyecek bir kelime bile bulamadım. Elini cebine attı ve ön cebinden gümüş bir yüzük çıkardı. Kaşlarımı çatılırken yüzüğe bakakaldım.

"Bu yüzük benim kal-"

"Senin geçmişi sikeyim" dedim yüzüne yumruğu geçirirken. Yoona'nın yüzüğü yere düşerken yakasından tuttum ve onu kapıdan ayırdım. Ayak bileğimi bacağına doladım ve onu yere düşürdüm. Yere düşer düşmez üzerine çıktım ve karnına oturdum.

OTHER SIDE: REVENGE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin