Bölüm 27: Sanırım başım belada

393 43 155
                                    

"O benim erkeğim"

"Hayır benim" dedi Daesung. Göz devirip masaya oturdum. Minzy ve Daesung benimle uğraşıyordu.

"Bence sizde olsa olsa Minzy senin erkeğin olur oppa" dedim surat asarak. İkisi de kalakaldım.

"Hani sen biraz korkaksın ya. Böcekten korkuyorsun, arıdan da. Geçen bahçede  böcek görünce Minzy'nin arkasına saklanmıştın" dediğimde Minzy kahkaha attı. Daesung surat asarak masadaki yerine oturdu.

"Böcekler korkutucudur ufaklık ama senin kadar değil" dediğinde omuz silktim.

"Cidden çıkıyor musunuz ?"

"Evet" dedim sessizce. Minzy gülümseyip Daesung'ın omzuna vurdu ve gülüştüler.

"Tebrikler bu arada" dedi Chaerin mutfağa girerken.

"Teşekkür ederim" dedim. Kızlar da girip sessizce masaya oturdu.

"Sonunda dinlenebildiğimiz için memnunum" dedi Jisoo. Herkes onayladı.

"Minzy hızlı olun çıkacağız" dedi Chaerin.

"Nereye ?"

"Kızlarla gidiyoruz. Bir kaç yere uğramamız gerek. Seunglar yukarıda. Diğerleri çıktı zaten. Yani evde kal" dediğinde kafa salladım.

"Seunglar hala Desiti'yi mi izliyor?"

"Evet" dedi Jisoo. Ben bin kere bunalıp vazgeçmiştim.

"Onlara bilgisayar olsun. Ayrıca eğleniyorlar. Min Woo'nun yazıyı görünce bir çıldırması var. Bir saat güldüm" dedi Daesung. Göz göze gelince göz kırptı. Gülümsedim

"Ee YG farkı bebeğim" dedi Chaerin gülerek. O videoyu bende izlemiştim. Seunglar o bölümü kaydetmişlerdi ve cidden komikti. Min Woo etrafa bağırıp orayı temizlemelerini söylüyordu.

"Peki Jiyong oppa nerede ?" Dedi Rose. Herkes bana döndü.

"O oda takımı almaya gitti."

"Ne ? Neden ?"

"Benim odamı mahvetmiş. Sabah kavga ettik. Orayı temizlemek yerine yeni takım alırım dedi. Gelen nakliye şirketine eşyaları alıp gitmelerini söyleyecekmiş" dediğimde hepsi omuz silkti. Herhalde normal haliydi.

"E beraber yatın işte" dedi Lisa. Ona dönüp kafasına vurdum. Daesung oppa öksürürken Lisa'ya bir tane daha vurdum. Bu kız cidden salaktı.

"Ne haksız mıyım unnie ?" Dedi Lisa Chaerin'e bakarken. Chae omuz silkti.

"Ay cidden kaşınıyor bu kız" dedim sinirle. Chaerin ayağa kalktı.

"Hadi hadi çok yediniz. Kalkın gidelim ve dönelim" dediğinde hepsi kalktı. Jisoo ağzına bir lokma daha atıp çıkarken bir tek Chaerin kaldı geriye.

"Seungları kulaklıkla. Yani bir şey olursa direk yukarı çıkıp haber ver seni duymazlar"

"Tamam unnie" dediğimde bir sessizlik oldu. Ayağa kalkıp masadaki bir kaç boş tabağı aldım.

"Jennie...iyi düşündün mü ?" Dediğinde ona döndüm.

"Neyi ?"

"Jiyong'u ve seni. O..o eski çocuk olmayabilir. Aradan uzun zaman geçti ve bu semtte kimse...eskisi gibi kalmaz" dediğinde kafa salladım. Jiyong tabi ki eskisi gibi değildi ama eski Jiyong'da orada bir yerdeydi. Çocukluğunu yaşayamadığı için yanımda şımaran çocuk oradaydı işte.

"Biliyorum unnie. Sorun şu ki ben iki haline de vuruldum. Yani sanırım başım bela da" dediğimde gülümsedi.

"Fazlasıyla" dedi ve masanın üzerindeki telefonunu aldı.

"Yine de sevindim. Yoona yerine seni tercih ederim. Ayrıca o barda...havalıydın" dediğinde gülümsemem büyüdü. Gelip bana sarıldı. "Teşekkür ederim"

"Buna gerek yok."

"Biliyorum ama herkese teşekkür eden bir tip değilim o yüzden kıymetini bil" dedi ve benden ayrıldı.

"Ayrıca sen benim arkamı kolladın. Jiyong konusunda arkandayım. Onunla baş edebilirim. Sadece söylemen yeter"

"Evet çenen hiç durmaz dimi ?" Dediğimde kahkaha attı. "Sana geleceğim unnie. Böylelikle beraber onun üstesinden gelelim"

"Memnuniyetle" dedi ve evden çıktı. Yüzümde kocaman bir sırıtmayla mutfağı topladım. Artık beni kabul ediyorlardı. İlk başta yaşadığım zorluklar aklıma geldikçe gülüyorum geçiyordum çünkü artık önemsiz geliyordu. Onlara da hak veriyordum. Sonuçta bilmediğin biri geliyor. Ekibin ne kadar büyük olsa da endişelenmen çok normal. Casus olabilirdim, onlara zarar veren biri olabilirdim. Aralarına herkesi almadıkları aşikardı. Telefonum çalarken masaya oturup kahvemi bıraktım. Kaptan görüntülü arıyor. Gülerek telefonu açtım.

"Efendim"

"Jennie iki tane beğendim. Seç birini"

"Ji sana buna gerek yok dedim. Boşa para veriyorsun. Kalk ve eve dön. Odayı toparlaman saatini bile almaz"

"Eşya kaldıramam. Beni yorma"

"Yorulacağından değil. O kadar cılızsın ki kaldıramazsın" dediğimde durdu ve telefona baktı.

"Bak işte herkes böyle düşünüp hata yapıyor. Cılız diyip beni hafife almaları benim avantajım oluyor" dediğinde güldüm.

"Haklısın. Tamam ne istiyorsun şimdi? " Dediğimde telefonu arka kameraya aldı ve bana yan yana iki seti gösterdi.

"Sen delirdin mi ? Bunlara bakmıştık. Dünya kadar para. Alma istemiyorum" dedim sinirle. Bu da salaktı. Şimdi Lisa'nın neden Jiyong'u örnek aldığı belliydi. İkisi de aynıydı.

"Parası benden çıkıyor"

"Olabilir. Pahalı şeyler bana alerji yapıyor"

"O zaman benimle yat" dedi telefonu kendine çevirirken. Bir kaç saniye bakıştık.

"Tamam"

"Sende hiç bir şey kabul etmiyorsun ki be- sen tamam mı dedin ?" Dediğinde kafa salladım.

"Tamam..o zaman eve geleyim. Hemen uyuyalım."

"Daha akşam olmadı"

"Olsun. Erken kalktım" dediğinde gülümsedim.

"Hadi eve gel görüşürüz bunu."

"Bak gelince fikir değiştiremezsin. Onayladık bunu"

"Zaten evdeki herkes artık bizi biliyor Ji. Seninle uyumayı da seviyorum. Yani gel" dediğimde gülümsedi.

"Ah ama o odaya vereceğin parayla bana kıyafet alırız beraber göre. Zaten beyaz gömleğimi mahvetmiştin"

"Sen iste sana mağaza al"

"Geç onları geç. O laflara tokum ben" dediğimde kapı açıldı. Dara kafası yerde mutfağın önünden geçip merdivenlere ilerledi.

"Jiyong gelince konuşalım" diyerek sözünü kestim ve telefonu kapattım. Hızla mutfaktan çıktım ve en üstteki merdivene yetişen Dara'ya baktım.

"Unnie ?" Dediğimde durdu ama bana dönmedi.

"Hı ?"

"Unnie kahve içiyorum. Sana da yapayım mı ? Hem az dedikodu yaparız" dediğimde bana döndü. Ağlamaktan kızarmış gözlerine bakakaldım.

"Unnie ne oldu ?" Dediğimde gözlerinden tekrar yaşlar akmaya başladı. Hızla merdivenleri çıkarken oda indi ve bana sarıldı.

"Jennie" dedi hıçkırarak.

"Sorun ne ?"

"Jennie ben hamileyim"

OTHER SIDE: REVENGE Donde viven las historias. Descúbrelo ahora