a l t ı

137 24 5
                                    

hinata, quiz'inin sonucunu annesine açıkladıktan sonra eve tıkılı kalmıştı. evde olan abur cuburları alıp odasına geçti ve voleybol oynamak için hazırladıkları sahaya baktı. sonbahar olduğundan bazı yapraklar sahayı süslemişti. ama hava hâlâ güneşliydi. banyo yaptıktan sonra ıslak saçlarını aşağıya doğru tarayıp kıyafetlerini giydi. abur cuburlarını da alıp balkona çıktı.

tabii ki de ders çalışacaktı. kitaplarını donsun diye her zaman dışarı bıraksa da, bi kitap niye donsundu ki?

hinata'nın odası apartmanın arka tarafında kalıyordu. saha da arka bahçedeydi zaten. sahanın karşı tarafında, bir alt sokakta bokuto, yaku ve sugawara, kendi apartmanında da terushima ve tendou oturuyordu. en alt kaltta hinatalar vardı. diğerlerinin nerede olduğunu unutmuştu.

goshiki de evin önündeki binada yaşıyordu. oikawa ise sahanın karşısında oturuyordu ve duyduğuna göre üveyler, oikawa'nın karşı dairesindeydi.

hinata bunları neden ezberlediğini ve neden aklına geldiğini sorgulamadan biricik matematik kitabını açtı. telefonunu da çıkarttı ve konu anlatım videoları izlemeye koyuldu.

yaklaşık iki saat sonra kendini matematik dehası gibi hissettiğinde kitabı kapatıp arkasına yaslandı. "ohoo, ben bu gidişle karizma atakan'ı da geçerim." bitmiş abur cubur çöplerini attıktan sonra balkona tekrar döndü. telefonunu açıp gruba baktı. bir sürü mesaj gelmişti.

mesajları es geçti ve annesinin yanına gitti. "anne, az bak." annesi bozulmuş topuz saçını açtıktan sonra tekrar toplarken, telefonundan kafasını kaldırıp oğluna baktı. "söyle, anneciğim."

"ders yapmayı bitirdim de dışarı çıkabilir miyim?" annesi kafasını salladı. "kaç sayfa çözdün?"

"saymadım ki." bayan hinata tekrar telefonuna döndü.

"iyi git, ama gene kavga etme bak eve hapsederim yemin olsun." hinata kaşlarını çattı. "ne kavgası? sen nereden biliyorsun?"

"oikawa söyledi." hinata ağzını dişledi ve mırıldandı. "şu amına kodumun azgını."

"efendim, bir şey mi dedin?" hinata ensesini kaşıdı ve kapıya yöneldi. "yok ne diyeceğim ya ahahaha, oikawa gibi bir arkadaşı tanrı herkese bulaştırsın." ayakkabılarını da giyip evden çıktı ve voleybol sahasına gitti. kimsecikler yoktu.

toplarını sakladıkları köşeye gidip, sandığı çıkarttı. üstündeki yaprak ve tozları eliyle itip topu çıkardı. daha sonra sandığı yerine koyup sahanın ortasına döndü. "tek kişiyle oynamak kötü."

topu havaya attı, tuttuktan sonra eğildi ve tekrar attı. aynı şeyleri yere uzanana kadar devam etti ve bunu bir kaç kez tekrar ettirdi. nefes nefese kalınca alnına yapışan terlemiş saçlarını yana yatırıp ayağa kalktı. sahanın bir ucuna geçip servis attı. topu alırken bi de oradan attı. bunu da ayakları titreyene kadar devam ettirdi. "ah, her gün yaptığım şeyler bunlar ama nedense ilk defa bu kadar yoruldum. hayır şimdi dersi suçlasam annem nerede olursa olsun duyar. ağzımı da açamıyorum." yere oturup bağdaş kurdu ve kafasını eğip gözlerini kapadı.

bir kaç dakika sonra bacağında soğuk bir şeyler hissettiğinde bağırarak geri kaçtı.

"korkma, korkma. benim."önüne oturan çocuk, ona elindeki soğuk suyu uzattığında tereddüt etse de aldı ve yarısını içip oğlana döndü.

"kageyama? burada ne işin var?"

"gelemez miyim yani?" hinata kafasını eğip derin bir nefes aldı ve suyu yanına koydu. "yok öyle değil, her neyse teşekkür ederim."

"50 dakikadır seni izliyordum ve su getirmek istedim. tek başına oynanıyor muydu bu oyun?" hinata ilk başta izlendiği için utansa da güldü ve elini ensesine götürüp saçlarıyla oynadı.

teach to play volleyball ━ ᴋᴀɢᴇʜɪɴᴀWhere stories live. Discover now