Kaçıyor

2.7K 281 105
                                    

Okul bitince vakit kaybetmeden kafeye gittim ve iş görüşmesini yaptığım kadına selam verdim.

"Personel odasında önlük olacak. Git giy." deyince "Peki efendim." dedim.

"Bana efendim falan demene gerek yok. Servet Abla demen yeterli." deyince "Tamam, Servet Abla." dedim.

"Seninki yok mu?" diye soran Servet Abla ile "Seninki mi?" diye sordum.

"Bana açık olabilirsin. O çocuk sana aşık aşık bakıyordu. Senin de altta kalır yanın yoktu." dedi.

Acıyla gülümsedim ve "Maalesef bir daha gelemeyecek." dedim.

"Niye, ne oldu?" diye sordu Servet Abla.

"Acil taşınmaları gerekti. Senden de çok özür diliyor. Önce işe girdi, sonra gitti falan." dedim.

"Sorun yok kuzu. Hadi sen mesaiye başla." dedi.

"Tamam abla." dedim ve personel odasına girdim.

Siyah, belden önlüğü taktım ve cep kısmına küçük not defteri koydum.

Kurşun kalemimi de kulağıma yerleştirince geri içeri geçtim.

İçeri Melisalar girince derin bir nefes verdim.

Tuana ile barışmış olmalı ki kol kola girmiş, gülüşerek konuşuyordu.

Boş bir masaya oturduklarında menüyü alıp yanlarına gittim.

Menüyü ortalarına koydum ve "Ne arzu edersiniz?" diye sordum.

"Sınıfta laf edip duruyordun, ne oldu burada kibarsın?" diye sordu Tuana.

"Sadece işimi yapıyorum. Karar verdiğinizde beni çağırırsınız. Hemen yakında olacağım." dedim ve kasa tarafına doğru yürüdüm.

"Hey ezik, kaçıyor musun?" diye seslenen Melisa'ya cevap vermedim.

İlk iş günümde iş yerimde olay çıkarmak pek olmazdı.

"Aa öyle deme Melisa. Annesini ve babasını kaybettikten sonra böyle şeylere üzülebilir." diyerek gülen Tuana ile yumruklarımı sıktım.

Melisa da Tuana'nın gülmesine eşlik ederken sinirlerim daha da verilmişti.

Selim ve Cemal Hoca'yı öldüren kısmım her an ortaya çıkıp bu iki kızı halledebilirdi.

"Ay öksüz ya nasıl da acınası."

RessamWhere stories live. Discover now