TRNC 2 -28-

755 77 80
                                    

Thomas sen de ayyaş oldun çıktın ha.

Yorum ve vote illa dileniyim mi aq? Altı üstü yıldıza basacaksınız diye burada götümü yırtıyorum.














Oldukça gürültülü olan evde gözlerimi kapattım. Okul bitmişti ve tabiki de boş durmamıştık. Dallas'ın yakın arkadaşlarından birisinin partisindeydik. Ee, partide olduğumuz için de herkes partiliyordu.

Ben de galiba sarhoştum.

Elimdeki şişeyi kafama dikip gözlerimi açtığımda Dylan ile karşılaştım. Gözlerindeki hafif sinirle gözlerime bakıyordu. İçkiyi aşırı kaçırmamdan hoşlanmadığını biliyordum. O da içerdi ama sarhoş olacak kadar değil.

"Bana öyle bakma." Kelimlerim kayıyordu ve yüzümdeki aptalca sırıtmaya engel olamıyordum. Ona yaklaşmaya çalıçtığımda kendini benden uzak tuttu. Sendelediğimde kolumdan tutmasıyla ayakta kaldım.

"Leş gibi içki kokuyorsun. Beni öpmene izin vermeyeceğim." Gözlerimi kıstım ve ona baktım.

"Öyle mi?" Olumlu anlamda başını salladı.

"Öyle."

Elinden tutup yüzümdeki sırıtmayla evin arka bahçesine çekiştirmeye başladım onu. "Ne yapıyorsun?" Evin içine rağmen oldukça boş ve sessiz arka bahçeye çıktık. Havuzun önündeki koltuğa geldiğimizde ona döndüm.

"Beni öpmek istemiyor musun?" Elimdeki içki şişesini bırakıp göğsünden ittiğimde koltuğa yayıldı. Kolları ve bacakları hafif iki yana açılmıştı, gülümsedim.

Yavaşça kucağına oturduğumda kesik bir nefes çekti içine. Bilerek sürtünerek ona yaklaştım ve dudaklarımı kulağına yaklaştırdım. "Beni öpmek istemiyor musun cidden?" Nefesimi üfleyerek kulağının altından öptüm ilk.

Ardından dudaklarımı boynuna kaydırıp ince deriye hafifçe dişlerimi geçirdiğimde elleri saçlarıma giderken boğuk inlemesi doldurdu kulağımı. Dilimle üstünde daire çizip yavaşça emdiğimde saçlarımı çekiştirip derince inledi. Güldüm istemsizce.

Dudaklarımı biraz daha aşağı indirip aynısını, köprücük kemiğine yaptığımda kollarını bana sarıp beni kendine bastırdı inleyerek. "Hâlâ seni öpmemi istemiyor musun?" Islak dudaklarımı boynundan çekip gözlerine baktım.

"İstiyorum." diye fısıldadığında zaferle sırıtarak kucağından kalktığımda afallayarak bana baktı.

"Şimdide ben istemiyorum." dediğimde dişlerini sıkıp kolumdan tuttu ve beni tekrar çekti kucağına. Gülüp ellerimi omuzlarına çıkarttım ve onu itmeye çalıştım kendimden. "Bıraksana sapık mısın?" Belimden daha sıkı kavradı.

"Öyle bırakıp gidebileceğini mi zannettin?" Ellerini tişörtümün içine soktu ve vücudumda dolaştırmaya başladı. Güldüm tekrar.

"Evet." dediğimde dudaklarıma yükselip beni öpmeye başladı. Kucağında hafif yükselip geri inmeme istemsizce gülmeye başladığımda benden ayrıldı yüzünde bir gülümsemeyle.

"Neye gülüyorsun?" Gülümseyerek dudaklarımı dilimle ıslattım ve saçlarını okşadım.

"Hiç." dediğimde tekrar yükseldi dudaklarıma. Tekrar gülmeye başladığımda dudaklarını benden ayırıp gözlerime baktı tekrar.

"Gülme." dedi ama o da gülüyordu. Öpüşmesinin benim yüzümden ikide bir kesilmesine de hafif kızmış gibi duruyordu.

"Roller coaster gibi." dedim gülerken. Kucağında bu sefer kendim yükselip tekrar indiğimde dudaklarını birbirine bastırdı yüzündeki gülümsemeyle. Güldüm tekrar. "Seni sürmemi ister misin?" dedim muzipçe sırıtıp dudaklarımı ıslatırken.

the rain never came [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora