TRNC 3 -5-

620 66 69
                                    

Merhaba.

Sizin için Carter-Stephan bölümü yazdım. Siz de beni kırmayın, bolca yorum ve vote atmayı unutmayın.

İyi okumalar!













Partiye gelmiştim.

Ne boka yarıyor hiçbir fikrim yoktu.

Stephan Catrina ile dün gece çok şiddetli kavga etmişti ve Carter onu aradığında biraz da olsun uzaklaşmak için Los Angeles'a gitmişti. Gray ile kalıyordum. Pek önermediği halde şimdi de saçma sapan bir partideydim.

Boş bir odada, cebimdeki antidepresan kutusunu çıkarttım. O sırada kapı açıldı ve bir çocuk içeri girip bana baktı.

Bir süre birbirimize baktık.

"Önce hangimiz konuşacak?" diye alayla konuşup kapıyı kapattı ve yanıma oturdu. "Dostum tüm parti aşağıda, burada ne yapıyorsun?" Gözleri elimdeki hapa ve diğer elimdeki viski şişesine kaydı.

"Sen ne yapıyorsan onu." Hapı içki ile birlikte yuttum.

"O ne? Daha önce hiç piyasada bundan görmedim." Piyasa demesiyle, uyuşturuculardan bahsettiğini anladım. Cebimdeki ilaç kutusunu çıkartıp ona gösterdim.

"Çünkü bu antidepresan." Eline aldı yavaşça. Ardından kaşlarını kaldırıp ela gözlerini gözlerime çıkarttı.

"Kafa yapıyorsa alıyorum bir tane?" Derin bir nefes alıp elinden çekip aldım ilaç kutumu. Cebime sıkıştırdım.

"Çocuk oyuncağı değil bu. Ağır bir ilaç." Bana döndü.

"Dostum, bunların bir boka yaradığı yok demekki. Baksana, hâlâ mutsuzsun." Cebinden bir şey çıkarttığında poşetin içindeki ile sertçe yutkundum. "Denemek ister misin?" Kokaindi.

"Hayır." diyip ayağa kalktığımda kolumdan tuttu ve tekrar yanına çekti beni.

"Üzgün gözüküyorsun. İnsanlar muhtemelen huysuzun teki olduğunu düşünüyor ama gözlerin," Parmaklarını gözlerimin önünde şıklattı. "Gözlerin yalan söylemez."

Kurduğu cümle ile onu Blaine'e benzetmekten kendimi alı koyamadım.

Ela gözleri ona çok benziyordu. Artık ne kadar kötü durumda olduğumu bilincindeydim. Çünkü sırf Blaine'e benziyor diye yanında durmak istedim çocuğun.

"Söz bu iyi gelecek." Sehpayı kendine çekti ve tozdan kredi kartı ile biraz alıp yavaşça bıraktı masaya. Ardından iki şerite böldü. "Al bakalım. Bugün iyilik meleği günüm." Uzattığı rulo ile sertçe yutkundum.

Belki iyi hissederdim.

Şeriti masaya eğilip burnuma çektiğimde yanma hissi burnum ve gözlerimin altlarını kaplarken gülerek sırtıma vurdu. "İlkin değil galiba." Geri çekilip gözlerine baktım.

"Değil." dediğimde diğer şeridi de o içine çekti.

Dakikalar sonra yine yalnızdım ve kafam aşırı iyiydi.

Alt katta, koltuklardan birine oturmuş partileyen insanları izlerken elimdeki içki şişesini yudumluyordum. Aklıma gelen ara sıra güzel anılar, mutluluk hissi güzel hissettiriyordu.

Yanıma birisi oturduğunda bakışlarım ona döndü yavaşça. Catrina. Bana yaklaştı. "Seninle bir şey konuşacağım." Ne olduğundan habersiz başımı salladım. "Biseksüelsin, değil mi?" Güldüm. Aklıma bir anı geldi.

the rain never came [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Where stories live. Discover now