bölüm-5

131 31 83
                                    

Merhabaaa~☘

Şey artık kitabı yazarın anlatımıyla yazmamaya karar verdim. Öyle zorlanıyorum ve bu bölüm atma isteğimi alıp götürüyor. O yüzden artık Hoseok'un anlatımıyla olacak. Ama arada Yoongi'nin neler yaptığını öğrenmek için küçük bir yazarın anlatımıyla ekleyebilirim.

---

Hoseok'un anlatımıyla...

Baekhyun'un, isminin Yoongi olduğunu öğrendiğim adama ettiği küfürlerden sıkılıp onu kantinde tek başına bırakarak sınıfın yolunu tutmuştum. Sınıfın boş olduğuna emindim ve dün gece uyamadığım için yorgun hissediyordum. Sanırım biraz dinleneceğim.

Okulun uzun koridorunda yürürken aptal insanların bana olan aptal bakışlarını yok sayıp kulağımdaki kulaklıkla şarkı dinleyip o şarkıyı mırıldanıyordum. Telefonumdan gelen bildirim sesiyle şarkım yarıda bölünmüş ve okkalı bir of çekmeme sebep olmuştu.

Telefonumu cebimden çıkarıp ekrana baktım. Kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj gelmişti. Bildirimin üzerine tıklayıp mesajı açtığımda okumaya başladım.

Dayısının yeğeni, sınıfa gel. Seni bekliyorum.

Aish, şu adam! Bir cevap yazmadan telefonun ekranını kapatıp montumun cebine attım.
Zaten bende sınıfa gidiyordum ve üstelik ondan korkmuyordum. Beni kaçırmıştı, evet. Aç, sussuz bırakmıştı, evet. Taciz etmişti, evet. Beni öldüreceğini söylemişti, evet ama ondan korkmuyorum. Ölümden korkmayan birini hiçbir şeyle korkutamazsınız. Ama onun dayıma zarar verme ihtimalinden deli gibi korkuyordum işte.

Sınıfın kapısına ulaştığımda tereddütsüzce kapıyı açıp bedenimi sınıfa attım. Gözlerim ilk önce boş sınıftaki siyah saçlı adamın koyu renkli gözleriyle buluştu. Tam olarak o da benim gözlerime bakıyordu.
"Kapıyı ört." Dedi tek düz kalın bir sesle.
Dediğini yaptım ve kapıyı kapattım. Öğretmenler masasında oturmuştu. Eliyle yanına gelmemi işaret etti. Açıkcası bu bir kaç saniye içerisinde bile böyle bağırmadan sakin bir şekilde davranması beni çok şaşırtmıştı.

Tekrar dediğini yaptım ve yanına gittim. Tam yanında durunca irislerini önce elimde sonra gözlerimde ve yüzümde gezdirdi. Ben ne söyleyeceğini beklerken beyaz elini kaldırıp buğday rengindeki elimi tuttu. Gözlerim şok içinde açılırken ne elimi çekebilmişti ne de bir tepki verebilmiştim. Amacı neydi bunun? Daha dün bana insan değilmişim gibi davranan adamın bu gün elimi nazikce tutması ne kadar doğruydu, ne kadar normaldi?

"Dayısının yeğeni... ben düşündüm... çocukça davrandım. İstediğim intikamı senden almak istedim fakat bu doğru değildi. Sana anlatmak istediğim bir çok şey var ama bunun şimdilik kalması gerekiyor." Cümlelerinin arasında durup durup düşünüyordu sanki. Cümlelerini seçiyor gibi konuşuyordu.
"Aşağı yukarı bir aydır sana yaptıklarım küçük  intikam oyunumun bir parçasıydı. Yapmamalıydım, biliyorum. Saçmaydı... senden isteğim, hayatına devam etmen. Ben hiç olmamışım gibi. Sana zarar veren kişi olarak aklında tutma beni. Öğretmenin olarak aklında tut. Benden korkma... dayın konusunda benden korkma. Lütfen, şimdi git."

Donup kalmıştım. Sıcak eli hâlâ soğuk ellerimdeyken ellerindeki sıcaklık tüm bedenime yayılmış ve beni ısıtmıştı. Gözlerimi bir kere kırpıştırıp elimi çektim ve dudaklarımı aradım.
"Neden... söylermisin lütfen. Neden... neden intikam almak istiyorsun. Neyin intikamı? Seni ilk kes görüyorum. Hayatımda ilk kes gördüğüm bir adam benden intikam almak istiyor. Söylermisin, neden?" Durdu, durdu ve durdu. Dudaklarını aralamadı. Gözleri gözlerimdeyken benim gözlerim dudaklarındaydı. Dudaklarının aralanmasını bekliyordu gözlerim. Ve istediğim oldu, aralandı.

HOSTAGE | Yoonseok Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin