"Bu Yollar Hep Sana Çıkar"

35 9 124
                                    


Keyifli okumalar...

Bölüm şarkısı:

*Cem Adrian, Bu Yollar Hep Sana Çıkar* [Yağmur & Alkım'a ithâfen. Hattâ direkt onların olsun bence :)]

Şuraya da güzellikleri bırakalım:

🍁

🍁

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🍁

Hayatta ne kadar temkinli olmaya, soğukkanlı davranmaya çalışırsanız çalışın hep bir kırılma ânınız olacak ve zaaflarınız sizi hiç olmadığınız kadar mağlûp yapacaktır. Yenildiğim, kırıldığım, atamadığım tek insan vardı benim hayatımda. Annem ve babam sadece vardı, ama o yokken bile var olmayı başarıp kendini benim en büyük zaafım yaptı. Ve ben kendimi büyüttüğüm tüm kuralları, onun yanında baştan yazdım; değişmek için değildi bu, yaşayabilmek içindi. Fark etmiştim ki, ben koyduğum kuralları sadece belli kalıplara sahip bir birey olabilmek adına vâr etmişim, ama onları baştan yazdığım ilk an, nefes almanın ne demek olduğunu en güzel hâliyle öğrendim.

Tanıdık ses üzerine yavaşça kaldırdım bakışlarımı, onun yüzüne doğru. Zaten o gelmese ben gidecektim, bu yüzden geldiği iyi olmuştu; umarım bana iyi gelecek şeyler de söylerdi.

"Konuşalım mı biraz?" sorusunu duydum ondan. Başımı sallayıp onayladığım anda Atay'ın devreye girişi ortamın sessizliğini bozdu. "Benim yanımda konuşun, bizim ayrımız gayrımız yok, öyle değil mi Alkım?"

Gözlerimi devirdim, bunu demesinin tek sebebi Çisem'le arasındaki bitmek tükenmek bilmeyen gerginlikti. Bir türlü anlaşamıyorlar ve bu durum neticesinde bize sarıyorlardı.

Biz.

"Her şeye bir muhalefet olma sen, nesin sen ayrıca ya, Alkım'ın kuyruğu falan mı?" diye sordu sitemle önümde dikilen Çisem.

"Bu mantıkla(!) düşünülürse sen de Yağmur'un kuyruğu oluyorsun, ha?" sorusu geldi Atay'dan.

Derin bir nefes alıp ellerini birbirine kenetleyen Çisem, tekrar bana döndü. "Neyse, şununla daha fazla muhatap olup güzel beynimi yoramam, sen de iki dakika içinde 'tek başına' kantinde olursan konuşuruz. Ha, gelmiyorum ya da yanımda kuyruğumu da getiriyorum dersen şansına küs ve bir daha bana yavru kedi bakışları atıp durma, Alkım Devran!"

Çisem'in yanımızdan ayrılışının ardından Atay'a anlayabileceği türden bakışlar atıp kantinin yolunu tuttum. Elindeki sıcak çikolata ile birlikte en köşedeki masaya kurulmuş olan Çisem'e yaklaştım. Karşısındaki sandalyeyi çekip ellerimi birbirine kenetleyip oturdum. Bakışları usulca önce elindeki altın sarısı kupaya, ardından bana döndü. "Ne bu hâlin?" diye sordu.

"Ne varmış hâlimde?"

Kupayı saran parmaklarını gevşetip kafasını geri atarak gülmeye başladı. "Ne mi varmış hâlinde, ben anlatayım sana ne olduğunu. Şu an karşımda; çocuğunun bez masrafını yetiştirmedeği hâlde üzerine evin masraflarını ödeyemeyecek olmanın kederi de eklenen bir baba, mangal yaparken çevirmeyi unuttuğu etleri yakan hüzünlü bir birey ya da otobüs beklerken telefona dalıp son anda otobüsü kaçıran bir yaralı vatandaş görüyorum... Kaç gündür yemek yemiyorsun?"

Histerik bir gülüş sardı dudaklarımı. "Kim soruyor bunu, pardon, asıl kim sorduruyor bunu?"

"Ben soruyorum, Alkım." dedi elindeki kupadan bir yudum alarak.

"Benim yemek yeyip yememem senin neden umrunda olsun?" diye sordum gözlerimi devirerek.

"Sen benim arkadaşımsın, Alkım." dedi sakin bir tavırla yüzümü incelerken.

Strestten salladığım bacağımın temposu arttıkça içimde bir volkan gibi öfke belirdi. "Arkadaşın... Evet, arkadaşın. Bunu hatırlaman güzel." dedim sesime yansıyan öfkemle.

Sonra bir an boşluğumdan fırsat bulup ağzından şunları çıkardı: "Manisa'daki dayısının çiftliğinde, o. Dönemin bitmesine bir buçuk ay kaldı zaten, yarı yıl tatilinin sonuna kadar da gelmeyi düşünmüyor... Ah, şu an bunu söylerken ne kadar zor durumdayım bir bilsen! Sana öttüğümü duyduğu ilk an kapı dışarı eder hayatından beni... Ya, of Alkım, sadece etrafa melül melül bakışlar atıp vicdanıma oyun oynamana dayanamayıp anlattım, ve şu an senin için resmen arkadaşlığımı riske attım!" dedi.

Suskunluğumun ardından devam etti. "Adresi vereceğim sana, git; konuşun, olmadı dövüşün, hadi o da olmadı öpüşün ama şu aranızdaki meseleyi hâlledin artık. Yeminle ben bezdim, hayır yani, ben her gün şu At bozuntusunu etrafımda görmek zorunda mıyım ya?!" Hedef aldığı kişi Atay'dı. Kantinin büyük camından bize bakıyordu.

"Sanki normalde etrafında dolanmıyordu." dedim histerik bir gülüşle.

Omuz silkti, ardından yavaşça yerinden doğruldu. Onun kalkmasıyla birlikte ben de ayağa kalkıp aramızdaki mesafeyi kapattım. Elleriyle oynarken başını hafifçe önüne eğip mahcup bir tavırla, "Ne olursa olsun, sen de Yağmur da benim için çok değerlisiniz. O yüzden seni dinlemeden hareket edip sana karşı tavır aldığım için özür dilerim. Sana inanmak istiyorum, istemeyi bırak, inanıyorum Alkım. Lütfen düzeltin aranızı... Hem... Of, hem, ben artık sabahları çikolatalı süt aldıracak kimseyi bulamıyorum, bak çok fenayım, ölüyorum diyorum anlasana. Kabul ediyorum, sen alınca daha da bir lezzetli oluyor o sütler, hani para benden çıkmıyor ya, o mânâ yani, yanlış anlama demeyeceğim, anla Alkım!"

Sitemine karşı içten bir gülümsemeyle saçlarını karıştırıp kafasını omzuma bastırdım. "Manyaksın sen... Teşekkür ederim, Çisem." dedim.

Başını yüzüme doğru kaldırıp "Rica falan ederim yani de, bi' on tane çikolatalı sütünü de alırım, alırım değil mi?" diye sordu yarı ciddi bir tavırla. Yüzümü buruşturup "Kızım nasıl içiyorsun her sabah onu ya?" diye sordum.

"Çikolatalı sütsüz hayat, kramponsuz futbolcuya benzer aga!"

"Çikolatalı süt stoğun falan mı var, ne yapıyorsun çantanda koleksiyon mu yapıyorsun onları, cidden soruyorum bak?"

Gözlerini devirip sesini hafif yükseltti. "Ne! Çantamda mı? Çantada erir onlar be erir, ben aldığım, pardon, aldığın gibi mideme indiriyorum onları." dedi gülerek omzuma vururken.

Ellerimi iki yanıma doğru açıp hayret ettiğimi belirttikten sonra Çisem'e on tane çikolatalı süt alıp kantinden çıktık.

Günlerdir, hattâ haftalardır içimi bir kurt gibi kemiren binlerce düşünce, ihtimâl; şimdi durgunlaşan o hırçın denizin üzerinde tüm sakinliğiyle, ferahlığıyla yüzüyordu. Ve bu sefer alabora olmayacaktık, çünkü kıyı yakındı ve yârın görünüyordu.

🍁

👀

Çisem?







KÜLLÜ PUDİNG| TEXTİNG Where stories live. Discover now