Takip eden, okuyan, yıldızlayan, yakında yorum yapacak olan bebiş okurlarıma çok teşekkür ederim. Bu hafta bölüm paylaşamadığım için -bekleyen varsa- tekrar özür dilerim. Bu minik kesiti, iyi geceler öpücüğü olarak salıyorum buraya. ♥️
*
Karşımdaki yaratık, hareket etmeden bana bakmaya devam ederken ben üzerime ölüm iyiliği çökmüşcesine, Yavuz'la öpüşmeyi düşünüyordum. İflah olmayacaktım. Yavaş hareketlerle etrafıma baktım ve en mantıklı olan şeyi yapmak için birden koşmaya başladım. Yaratık da benimle birlikte harekete geçti, ağacın yanına geldiğimde dala tutunup, hızla tırmanmaya başladım. İçimden bildiğim ne kadar dua varsa okuyordum. Ağacın sert kabuğu ellerimi çizmişti ama hiç önemli değildi, ben bu ağaca kurban olurdum. Rabbim ne güzel yaratıyordu. Ağacın en tepesine çıktığımda, aşağıya baktım. Ne olduğu belli olmayan şey, ağacın biraz ötesinde ona yem olmamı bekliyordu. Telefonumu, şortun cebinden almak için elimi attığımda yerinde bulamadım. Sütyenimin içine bile bakmıştım, bir umut boş bulunup atmışımdır diye ama yoktu. Şimdi yanmıştım, bok vardı saten giyecek telefon kumaştan kayıp, yeri boylamıştı.
"Allah'ım sen beni koru, yemin ederim bir daha kimsenin dedikodusunu yapmayacağım. Canan'dan gizlice aldığım antep fıstıklı çikolatasını geri vereceğim. Şu yaratığı başımdan al, yok et Allah'ım. Acı bana ne olursu-"
"Günah mı çıkartıyorsun ?"
Senin sesin de beni baştan çıkartıyordu. Hayır, yumuşamayacaktım. Evinden çıktığım an peşimden gelseydi, şimdi bu halde olmayacaktım.
"Gece sporu. Tırmanmayı seviyorum." Evet her gece on birde bir ağaç bulup, tırmanırdım. Bayağı mantıklıydım yine.
"Spor demişken, kaydını sildirmişsin. Ben geri oluşturdum, eskisi gibi haftada üç gün." Bir ağacın tepesindeyken, bunları konuşmak zorunda mıydık ? Ben buradan nasıl inecektim ?
"Ali kıran, baş kesen misin sen ? Gelmeyeceğim, seni görmek istemiyorum." Kollarımı birbirine bağlayıp, kafamı yana çevirdim.
"Tahmin ettim. Ayrıca artık antrenörün benim." Birden ona döndüğümde, dengem sarsıldı.
"Gelmeyeceğim diyorum, anlıyor musun ? İndir beni buradan, çok yüksek inemiyorum." Kahkahalarını havaya saldı. Neye güldüğüne anlam veremedim.
"Hmm, eğer salona gelirsen indiririm." Asıl sırtlan şu an benimle konuşandı.
"Yavuz, ben sana şantaj yapma demiyorum. Yap ama ağacın kabukları kıçıma batarken değil. İnadımı biliyorsun." Gözlerine yerleşen ifadede, ona her baktığımda içimde oluşan yangının aynısını gördüm.
YOU ARE READING
Bulutların İçinde
HumorOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...