Son Pişmanlık Neye Yarar ?

4.7K 351 145
                                    

Merhaba, kitap perilerim. Bir iki bebek okuyucum, yeni bölüm sorunca dayanamadım yazdım. Bölümler için belirli bir gün yok. İlk başladığımda neredeyse her gün atıyordum sonra hikaye hiç etkileşim almadığı için yapamadığımı düşünüp, sildim. Eski okuyucular varsa bilir. Şu an sizlerden geri dönüş aldıkça, o kadar mutlu oluyorumki yazdıkça yazasım geliyor. Bu hafta ve önümüzdeki hafta biraz yoğunum ama yazmaya devam edeceğim tabii ki. Sizleri çok seviyorum. Yıldızlayan, yorum yapan, hiçbir şey yapmasada vakit ayırıp okuyan herkese çok teşekkür ederim. Var olun ♥️♥️♥️

Medyada Aysu var, sövmek serbest. Keyifli okumalar. :)

*



Yavuz :

"Seninle konuşmam gereken bir şey var. Yarın."

Aysu :

"(Video)."

Gerek kalmamıştı konuşmamıza. Zaten konuşsak da ne söyleyecekti ki ? 'Ayrılalım, ben Cansel'i sevdiğimi fark ettim.'

Videoyu bilmem kaçıncı kez oynattım. Spor salonun önünde, Yavuz'un arabasının tam yanında, Cansel'in eli Yavuz'un yanağında. İkinci kez aynı yerden kırıldığım için mi bu kadar acıyordu canım yoksa bunu yapan Yavuz olduğu için mi bilemiyordum. Tek bildiğim şey, bunu haketmediğimdi bu yüzden konuşacak bir şey yoktu. Yavuz'un son mesajını cevaplamadan, bugüne kadar attığı tüm mesajlarıyla birlikte sildim. Bugün çekilmiş olduğumuz ilk fotoğrafıda. Aysu'nun bizimle ilgili ne bildiğini bilmiyordum, açıkçası ilgilenmiyordum da. Yaşadığım hayal kırıklığı sebebiyle kabuğuma çekilmiştim. Bu halim de hiç çekilmezdi şimdi. Saat gece yarısını çoktan geçmişti, yarın iş vardı. Uyumalıydım. Evet uyuyacaktım.

Uyuyamadım. Sabahın altısına kadar hareket etmeden öylece yattım. Ne ağlayabildim ne de gözlerimi kapatabildim. Ne zaman böyle bir yıkım yaşasam, kırgınlığımla aynı oranda tepkisizleşirdim. Aklımda sürekli 'bundan sonra ne yapacağım' sorusu dolanır dururdu. Bir yanım hesap sormak isterken, diğer yanım ne değişeceğini sorguluyordu. Ben, ne değişeceğini sorgulayan tarafıma çok yakındım.

Bu saatten sonra uyuyamayacağımı bildiğim için kalktım. Aynada kendimi görünce halimden utandım, sanki biri ölmüştü amma abartmıştım. Ne yaşarsam yaşayayım, kendimi bitmiş göstererek kimseye o gururu yaşatmazdım. Özellikle de Aysu'ya. Dolabımdan kendime çok yakıştırdığım, triko elbisemi aldım. Taktığım kemer, belimin inceliğini ortaya sermişti. Sporda çektiğim çilenin meyvelerini yiyordum şu an. Saçlarımı dağınık bir topuz yaparak önden birkaç tutamını serbest bıraktım. Gümüş rengi halhalımı da taktığımda hazırdım. Deri ceketimi alıp, çıktım. Kafam o kadar dalgındı ki Canan'la Tarık'a haber vermeyi bile unutmuştum. Çıktığıma dair kısa bir mesaj attım.

Tahmin ettiğim gibi Aysu, şempanzelere benzeyen gülüşüyle koridordaki masanın başında dikiliyordu. Ah, pardon beni bekliyordu. Başkalarıyla konuşuyor gibi görünsede, ben işin aslını biliyordum.

"Günaydın, Aysu." Gülümseyerek cevap verdiğimde, şaşkınlıktan çenesi yere değecek diye korktum. Ayol, ne yapalım sevdiğimiz, aşık olduğumuz bununla da yetinmeyip yoluna öldüğümüz adam bizi aldatmışsa ? Bundan sonra ki yaşamımızı kabirde mi geçirelim ?

"Günaydın, Ahu. Bu neşeni neye borçluyuz ?" Ne kadar kötü niyetli de olsa Aysu'ya kızmıyordum. O olay yaşandığı için bu video çekilmişti. Bana atarak en iyisini yapmıştı, ayakta da uyuyabilirdim. Dün akşam olduğu gibi.

"Her zaman böyleyim de sen, başkalarına bakmaktan bana pek odaklanmamışsın."

Cevap vermesini beklemeden odama geçtim. Kimseyi çekecek halim yoktu. Koltuğa oturup, bilgisayarı açtığımda dünden beri nefret ettiğim mesaj sesini duydum.

Bulutların İçindeWhere stories live. Discover now