0,7, final.

330 47 78
                                    

en güzel şarkıyı bir kurşun söyler;
kırgın kırgın bakma yüzüme...
sen kokuyor şimdi her yer, zambak çiçekleri güzelliğinde.

"hayatın boyunca yapmak istediğin ama yapamadığın bir şey var mı?" diye sormuştu hyunjin bulunduğu çimenlere uzanırken

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"hayatın boyunca yapmak istediğin ama yapamadığın bir şey var mı?" diye sormuştu hyunjin bulunduğu çimenlere uzanırken.

"var... bağırmak." diye yanıtladım onu. yanına uzanırken kafamı gökyüzüne çevirerek. yanımdaki siyah saçlı gencin, daha fazlasını öğrenmek isteyen meraklı bakışlarını gördüğümde yüzüme buruk bir gülüş yerleşmişti.

"bütün yükümü, hislerimi, acılarımı bir haykırışa sığdırırcasına bağırmak istiyorum. içimdeki zehirli kanı dışarı bırakmak istiyorum."

gözlerimi kapatıp yüzüme düşen yağmur damlalarını hissederken belimde hissettiğim zarif elle gülümsemiştim. hyunjin bedenimi kendisininkine yaklaştırıp dudaklarıma ufak masum bir öpücük bırakmıştı. öyle ki, düşen yağmur damlalarından daha ağır değildi bu öpücük.

"beraber bağıralım hadi. içinde ne varsa dışarı at. ben de sana olan aşkımı atmaya çalışırım."

"aşkını içinden atmanın başka yolları da var. denemek ister misin?"

gözlerimi aralayarak bana bakan bedeninden sıyrıldım, dudaklarımı dilimle bir kez daha ıslatırken bedenini bacaklarımın arasına alarak üzerine çıkmıştım. uzun parmakları belimi sararken dudaklarındaki gülüşe kalbimi vermiştim. eğilip gülümseyen dudaklarına, fragman sayılabilecek kısa bir öpücük verdikten sonra saliselik bir ayrılıktan sonra ıslak dudaklarımızı tekrar birleştirmiştim.

ıslak toprak kokusuyla birleşmiş kokusu ciğerlerime nüfuz ederken, dudaklarının verdiği hissiyatla kendimi kaybetmiştim. her seferinde ilk sefermiş gibi yumuşak dudaklarının hücrelerimi uyardığını hissediyordum, ölsem gam yemezdim lâkin dudaklarını bir daha öpemeden hiçliğe karışma korkusu sarıyordu içimi. korku gerçekti, korku onun güzelliğinden ve aşkından mahrum kalmaktı.

nefes alamadığımı ve adeta boğulduğumu hissetmiştim. nefessizlikten mi yoksa hissettiklerimden mi olduğunu bilmiyordum. yorgun hissediyordum. arabada söylediklerim, bütün ağlayışlarım ve tereddütümle duruyordum karşısında yine. çaresiz küçük bir çocuktum.

dudaklarımı onunkilerden istemeyerek de olsa ayırdığımda bana gülümsemişti. düşündüklerimi anlar gibi bana hüzünlü bir gülümseme sunmuştu. boğazımdaki düğümden kurtulmak istercesine yutkundum. her ne kadar ağlamaklı çıkmasını istemesem de sesim titremişti.

"sadece güzel bir sonumuz olsun isterdim." kucağından kalkıp yanına oturarak sözlerime devam etmiştim.

"seninle milyonlarca resim çekmek, hepsini güzel bahçeli evimize asmak isterdim. iki kedi bir köpek beslemek isterdim. biliyorsun, kedi insanıyım. her sabah seninle uyanıp sana kahvaltılar hazırlamak isterdim. anlamsız sebeplerden kavga edip huzuru tekrar birbirimizde bulmak isterdim. ama artık çok geç..."

beyaz zambaklar, hyunlix.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin