1

3.5K 116 66
                                    

1. Bölüm: Kırılan parçalar.
*Ben o peri masalına aşıktım...*

Sebepsizce bir terk ediş, ayrılık ve bir daha asla birleşemeyen kalpler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sebepsizce bir terk ediş, ayrılık ve bir daha asla birleşemeyen kalpler... bizim hikayemizin özetiydi aslında. Benimle  onun... bizim hikayemizin. İstersen en başından başlayalım Asiye ve Doruk'un hikayesine. Ondan bahsetmek canımı acıtsa da deneyeceğim.

Biz çok mutluyduk,  Doruk okulun popüler öğrencisi, ben ise sıradan biri. Ve buna rağmen sevgiliydik. Birbirimizi o kadar çok seviyorduk ki ayrılma ihtimalimiz aklımızdan bile geçmedi. Yanılmışız. O aslında beni hiç sevmemiş. Sevmeyi bırakın değer bile vermemiş. Sevginin olmadığı bir şeye ilişki de denemezdi ayrılık da. Kalplerimiz aslında hiç birleşmemişti, ben birleştiğini ve mutlu olduğumuzu sanmıştım. Biz yapmacık ilişkimizi sürdürürken o heyecanlar peşindeymiş. Ona güvendiğim için o kadar pişmanım ki... ve onu sevdiğim için. Her şeyden çok.

Biliyor musunuz ben ilk kez aşık olmuştum. İlk kez mutlu olmuştum. Annem ve babam ölünce öyle bir depresyona girmiştim ki yemek bile yemiyordum. Sonra onunla karşılaştım, "Çok mutlu ederim ben seni, bu kadar hüzünlü olmazsın belki..." dedi ve ona güvendim. Güvenmeyi çok istedim çünkü ondan hoşlandım. Açıkçası o, hoşlanılmayacak bir çocuk muydu emin değilim. Okulun çoğu kızı peşinde. Hoşlandığınız çocuğun yaralarınızı saracağını söylemesi öyle bir his ki, öyle güzel ki başta gerçek olduğuna inanamadım. Bu sadece Peri masallarında olur sanıyordum.

Ama sonra beni mutlu etti. Artık hep gülüyordum, beraber vakit geçiriyorduk. Artık arka sırada oturup ağlamıyordum. Özgüvenimi geri kazanmıştım. O, bana güven vermişti. Her şey onun sayesindeydi. Ama sonra bir şey oldu... kalbim ilk kez bu kadar kırıldı. "Hoşçakal." dedi bana durduk yere. "Her şey sadece normale dönebilmen içindi, özür dilerim. Seni kırdığım için." ve tahminlerim doğru çıktı. Bu sadece peri masallarında olurdu. Ama ben o peri masalına aşıktım. Çaresizdim ama aşıktım.

Bilmiyordu ki benim daha kötü olacağımı. Bilse de umurunda olur muydu bilinmez ama bu kadar saçma bir şey yapabilmiş olmasına çok şaşkındım. Neden birden hayatıma girip her şeyi alt üst etmişti? Sanki görevini gerçekleştirmiş gibi birden ortadan kayboldu ve uzaklaştı benden. Ben yaklaştıkça o uzaklaştı.

"Asiye? Geliyor musun?" kuzenim Aybike beni kantine çağırırken yine arka sırada onu düşünüyordum. Yalnız kaldıkça kafayı yiyormuş gibi hissediyordum. Aybike'yle aynı sınıfta olmamız benim için öyle büyük bir şanstı ki... kendimi kötü hissettiğimde hep yanımdaydı.

"Hayır, canım istemiyor. Sen git."

"Yeter artık Asiye. Şu çocuk için kendini üzdüğün yeter... ne zaman normale döneceksin de her şey eskisi gibi olacak? neşeli, tatlı, hiçbir şeyi kafasına takmayan Asiye'yi çok özledim."

"Kalbim kırılmaya alışık olmayınca normale dönmem de zor oluyor. Sizden tek istediğim beni rahat bırakın. En doğrusu bu çünkü sadece yalnız kaldığımda kendimi dinleyebiliyorum, kafamın içindekileri."

"Tamam tatlım, sen bilirsin... ben gidiyorum o zaman."

"Git git. Teneffüs bitecek!" gülüşerek ayrıldığımızda bir süre daha yerimde bekledim. Canım çok sıkılınca da koridorda dolaşmaya başladım. Doruk benden bir yaş büyüktü ve on birinci sınıftı. O yüzden pek karşılaşmıyorduk. Ama karşılaştığımızda da hemen kaçırıyordu gözlerini benden. Sanki tüm suçlu ben mişim gibi.

Sessizce sınıfımın katını gezerken gözüm duvara takıldı. Duvardaki broşüre... gözlerim bir süre LİSELER ARASI MÜZİK YARIŞMASI yazısına takıldı. Şarkı söylemeyi küçüklüğümden beri hep sevmişimdir. Bu duyuru dikkatimi çekmeye başlarken iyice yaklaştım.

Okulumuz Ataman Koleji'nin de katılacağı 'Liseler Arası Müzik Yarışması' için okulumuzu temsil edecek iki öğrenci seçilecektir. İlgisi olan öğrenciler, müzik sınıfında ölçülecek. Uygun görülen iki öğrencimiz yarışma için hazır olduktan sonra yarışma yeri Ankara'ya gidecektir.

Son Başvuru Tarihi: 15 Haziran Salı

Bu yarışma ilgimi çekmişti. Katılıp kafamı dağıtabilirdim. Kazanırsam eğer o kupayı elimde tutmak bile motive ediciydi. Omzumda bir el hissedince arkamı döndüm. Berk gelmişti. Aynı sınıftaydık ayrıca Doruk'un arkadaşıydı. Benim de arkadaşım sayılırdı.

"Katılacak mısın tatlım?" olumlu anlamda başımı salladım. "Bence de çok iyi bir fikir... muhtemelen aşk şarkısı olur ve bu daha iyi. Biliyor musun bu aşk şarkılarının iki yabancıyı bile birbirine yakınlaştırdığını okumuştum bir yerde... sence de doğru mu bu? Belli mi olur, belki sen de doğru kişiyi bulursun."

"Bence doğru değil ve yarışmaya erkek arkadaş bulmak için katılmıyorum Berk."

"Biliyorum ama bir sevgilin olsa fena olmazdı ha? Doruk'la birkaç haftadır ayrı olmanıza rağmen sen çok kötüsün. Hiç kimseyle konuştuğun bile yok. Seni mutlu edecek birileri olmalı."

"Kimseye güvenip kalbimi kırmalarını istemiyorum. Yeter artık."

"Sen de haklısın Asiye, ne diyeyim... şimdi seçmelere mi gidiyorsun?"

"Evet müzik sınıfına."

"Acele et bugün son günmüş."

"Tamam sınıfta görüşürüz." hızlı adımlarla müzik sınıfına ilerlerken heyecanlıydım ve yarışmaya katılmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyordum. Ta ki kapının önünde durup içeride onu gördüğümde... Doruk'un sesi çok güzeldi, bazen beraber şarkı söylerdik. Yarışmaya katılmak istemesi ilginç değildi. Sonuçta kızlara kendini göstermeliydi değil mi!? Beni sinirlendiren asıl şey ayrılıp beni sevmediğini söylerken yanında olan Harika'nın da orada olmasıydı. İkisi de midemi bulandırıyordu. Daha fazla katlanamıyordum. Sinirle arkamı dönerken adımı duydum. "Asiye?"

"Efendim hocam?" hâlâ arkam dönüktü, saygısızlık yaptığımı fark edip müzik öğretmenimiz ve aynı zamanda müdürümüz olan Burak Hoca'ya döndüm. Herkes bana bakıyordu ama Doruk bir başka... onunla göz göze olmak istemiyordum. "Yarışmaya mı katılacaksın?"

"Hayır, vazgeçtim." Doruk'a öfkeli olduğumu, onun yüzünden katılmadığımı belli etmeye çalıştım ama anlamayacağını da biliyordum.

"Neden? Hem bir sesine bakalım. Güzelse ki öyle olduğunu düşünüyorum, seni alalım. Zaten biraz geç kaldın. Herkese baktım ve maalesef ki sadece Doruk'u beğenebildim. Niye vazgeçtin ki?" Ne yani, katılırsam Doruk'la beraber Ankara'ya mı gidecektik? İmkanı yoktu.

"Yok hocam, aynı ortamda bulunmaya bile katlanamadığım insanlar var burada. Bir de eşleşmek istemiyorum."

"Eşleşmek derken? Doruk'tan mı bahsediyorsun?" Doruk'la göz göze geldiğimizde bir süre ona baktım ve hızla sınıftan çıktım. Koridorları bir bir geçerken anlamasını umuyordum. Ona ne kadar sinirli olduğumu... anlasa da bir şey değişmezdi ama en azından hatasını bu kadar kolay unutmamalıydı, hep hatırlamalıydı ve belki de pişman olmalıydı. Beni kaybettiğini anlayıp üzülmeliydi. Bu cümleleri kurduğum için çok pişman olacaktım ama bir yandan haklıydım. Ben, Doruk'un istediği zaman oynayacağı bir oyuncak değildim. Ama öyle hissettirildim. Bir oyuncak gibi... Doruk benimle oynamış sıkılınca da bir kenara fırlatıp kırmıştı. Kırılan parçalar onun için önemli değildi, yenisini alabilir ve beni köşeye atabilirdi.

Lost On You | Asdor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin