3

1.2K 86 61
                                    

3. Bölüm: Lost On You.
*Şarkı söylemek, bana kaybettiklerimizi kazanabileceğimize inandırıyordu...*

O yeşil gözlerinin derinliği beni kaybetmeye yetiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O yeşil gözlerinin derinliği beni kaybetmeye yetiyordu. Bakışları kalbimi kesiyordu. O, beni kendine aşık ederek mahvediyordu. Şimdi onunla şarkı söylemek bile içimde bir şeylerin yenilenmesine sebep olmuştu ve ben bunu istemiyordum. Doruk'tan ne kadar uzak kalsam o kadar iyiydi. Ama yarışmadan ve ödülden de vazgeçemezdim. Para çok işime yarayacaktı, bu yüzden kazanmamız şarttı.

Üç gün boyunca prova yapacaktık ve bu provalarda Burak Hoca yanımızda olmayacaktı çünkü okul dışındaydı. Katılma süresinde vakit kaybettiğimiz için çok prova yapmamız gerekiyordu, okul dışında da. Doruk'la bu konuyu konuşmak istiyordum. Nerede buluşacağımıza karar vermeliydik. Ama prova biter bitmez sınıftan çıktı ve bu son dersti. Gidebileceği endişesiyle koşarak boş sınıftan çantamı aldım. Şaşkın bakışlar üzerime çevrilirken bahçeye kadar koştum ve sonra hızımı yavaşlattım. Gözlerimi bahçede gezdirip onu aradım. En sonunda çıkmak üzere olduğunu gördüğümde tekrar koşmaya başladım. Mesafeyi ayarlayamayıp hızla ona çarptığımda bir anda bana döndü ve ben de kendimi ona sarılmış gibi yapışık buldum. Biraz uzaklaştığımızda bana bakıyordu ve o sırada elini koluma koyduğunu fark ettim. Bir süre bakıştık ve yavaşça ondan uzaklaştım.

"Özür dilerim, koşuyordum."

"Sorun değil... peki koşmanın benimle bir ilgisi olabilir mi acaba?"

"Aslında evet. Provaları ne zaman yapacağımızı konuşmak istiyordum."

"Tamam konuşalım ama sanırım burası uygun bir yer değil." etrafıma baktığımda karşılaştığım kalabalıkla haklı olduğunu fark ettim. Yürümek için kollarıyla yol gösterdiğinde yürümeye başladım. Onunla hiçbir özel konuyu konuşmamakta kararlıydım. Sadece yarışmaydı ve bitince her şey de bitecekti. Beraber kaldırımda yürümeye başladığımızda bilinçsizce konuşmaya başladım.

"Sen mi bize gelirsin yoksa ben mi size geleyim?" aptalsın Asiye! Niye direkt konuya girdin ki? Böyle çok garip olmuştu. İllaha birbirimize gitmek zorunda değildik, dışarıda da buluşabilirdik. Saçmaladığımı fark edip ekledim.

"Yani prova için! Ama istersen dışarıda da yapabiliriz." çok stresliydim.

"Tamam Asiye, sakin ol. Prova için olduğunu biliyorum zaten ama dışarıda da yapamayız. İnsanları rahatsız edemeyiz. Sessiz bir ortam olması lazım... size gelirim o zaman bu akşam. Olur mu?"

"Olur, fark etmez. Bekliyorum." konuşmayı uzun tutmamak için adımlarımı hızlandırdım ve onu arkamda bıraktım. Daha sonra dönüp "Görüşürüz." dedim ve yoluma devam ettim.

Aslında bakarsak Doruk kötü bir şey yapmamıştı. Beni aldatmamıştı, bana yalan söylememişti. Sadece zor günlerimde yanımda olup ayrılmıştı. Bu konuda onu suçlayamazdım çünkü benden sıkılmış olabilirdi. Sonuçta kimse benim dertlerimi dinlemek, acılarımı çekmek zorunda değildi.

Lost On You | Asdor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin