14

3.2K 320 294
                                    

yoongi:
hey
rahatsız olmadım hyung
aslında söylediğini yapıp uyumuştum

yoongi:
seni endişelendirdiğim için üzgünüm.

yoongi:
uyuyamadın mı?
çok üzgünüm

jimin:
sabaha karşı uyuyabildim
beni korkuttun yoongi
seni gördüğüm yerde kulağını çekeceğim

yoongi:
jimin hyung beni seviyor
bana öyle şeyler yapmaz

jimin:
bu kadar kısa süre içinde
beni tanıyabildiğine inanamıyorum

yoongi:
yoongi
min yoongi gücü

jimin:
küçük şey

jimin:
söylemem gereken bir şey daha var
jungkook seninle buluşmak istiyor

yoongi:
hyung

jimin:
yoongi
istemiyorum

yoongi:
hyung

jimin:
yoongi
hayır

yoongi:
lütfen

jimin:
basketbol sahasında olacakmış
yoongi
buraya döndüğünde yine üzgün olacağını biliyorum

jimin:
beni dinle
bu son ve eğer yine aynı şeyler tekrar edilirse
bir daha jungkook ile buluşmayacaksın

jimin:
sana hayır demeyi sevmiyorum
ve sana hayır diyemiyorum
ama yine aynı şeyler olursa bir daha asla izin vermeyeceğimi bil

yoongi:
anlaştık hyung
şimdi evden çıkacağım

yoongi:
jimin hyung'u seviyorum
iyi geceler!

jimin:
jimin hyung'da seni seviyor yoongi

-

evin kapısını sakince kitlerken telefonu cebime atmış ve ayarladığımız yere doğru yürümeye başlamıştım. oraya gitmeyi istiyordum, jungkook'u görmeyi de istiyordum ama korkuyordum. eve zaten yakın olan yere yaklaştığımda ellerimi ceplerime yerleştirerek yavaşlamıştım.

benden çok daha uzun iki kişiyi basketbol oynarken gördüğümde tebessüm etmiş ve banklardan birine oturmuştum. "jungkook'un arkadaşı mısın?" kafamı onların olduğu yere doğru döndürdüğümde ikisinin de bana baktığını görmüştüm. hızla başımı sallarken gülümsemiştim. onlarda gülümseyip başlarını sallamış ve oyunlarına devam etmişti. "onu mu bekliyorsun?" içlerinden birisinin bu sefer bana bakmadan sorduğu soru ile onu onaylarcasına mırıldanmıştım. beni neden konuşturmaya çalıştığı hakkında kesinlikle bir fikrim yoktu.

"yoongi." tanıdık gelen ses ile hızla ayağa kalktığımda jungkook'un buraya doğru geldiğini görmüştüm. ondan aceleci davranarak ona doğru hızla yürüdüğümde sonunda bedenlerimiz ortada buluşmuştu. kollarımı hızla çekinmeden ona sarmıştım.

"özür dilerim, öyle söylememeliydim." mırıldanarak konuştuğu sırada o da kollarını sırtımda birleştirmişti. arkamızdan gelen gülüşme seslerini es geçerek ona doğru bakmıştım. "üzgünüm." bir şey demeden kollarını çektiğinde bir elimi kavramış ve yürümeye başlamıştı. gülümseyerek ona yetişmeye çalışıyordum.

caught in a lie, yoonminWhere stories live. Discover now