16- Sevgiliyiz

35.1K 3K 1.4K
                                    

Toygar Işıklı - Bırak Sende Kaybolayım

İyi okumalar... 

İmge

Sümeyra karşımızda kollarını göğsünde birleştirmiş, bize meydan okurcasına bakarken söyledikleri sanki çok mantıklıymış gibi bir havaya girmişti. Başımı Adal'a çevirip ona bakarken o da bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Evet, en azından duyduklarım karşısında şok olan tek kişi değildim.

"Bir daha söyler misin? Doğru duyduğumdan emin olmak istiyorum." dediğimde gülmemek için kendimi zor tuttuğum belli oluyordu. Sümeyra'nın yüz ifadesi bozulduğunda kendimi daha fazla tutamamış, gülmeye başlamıştım. O kadar komik geliyordu ki kendimi gülmekten alıkoyamıyordum. Adal'ın da şu an bana eşlik etmesi hiç yardımcı olmuyordu. 

Elimi karnıma bastırıp kendimi nihayet toparladığımda gözlerimden yaş gelmişti. Boğazımı temizleyip neşeyle Sümeyra'nın yüzüne baktım. Morali oldukça düşmüştü.

"Sana bir şey kanıtlamak zorunda olduğumu düşündüren ne? Hayır yani, kimsin sen?"

"Bu sevgili olmadığınız anlamına geliyor o halde."

"Hadi ya? Çok fazla dizi izliyorsun sen herhalde. Emin ol kimse sırf sevgili olduklarını kanıtlamak için sevgilisini öpmez. Ayrıca," dedikten sonra saçlarımı geriye attığımda bir tutamı Adal'ın yanağına çarpmıştı. Elini yanağına koyup dudak bükerek bana bakarken 'özür dilerim' dercesine kafamı eğmiş, yeniden Sümeyra'ya dönmüştüm. 

"İstiyorsan inanma. Senin neye inanıp inanmadığın umurumda değil. Ben hiçbir şeyi sana kanıtlamaya çalışmayacağım, zaten sen göreceksin."

Başımı tekrar Adal'a çevirip ne durumda olduğuna bakarken az önce saçımla dövdüğüm yanağını tutmayı bırakmıştı. Elimi onun koluna koyup samimi olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim. "Hadi, bana iş yerini gezdirecektin."

"Tabii, güzelim."

Adal'la odadan çıkıp ilerlemeye başladığımızda elimi kolundan çekmiştim. Ne kadar zor bir durumda kaldığını gözlerimle görmeden önce de biliyordum ancak gördükten sonra haline gerçekten üzülmüştüm. Reşit bile olmayan patronunun kızı tarafından taciz ediliyordu. Bu ortaya çıkarsa kimsenin ona inanmama ihtimali vardı. Bir kez daha olayların görünen yüzünden fazlası olduğunu kavramıştım.

"Bu ilişki şimdiden toksik olmaya başladı." Adal konuştuğunda düşüncelerimden sıyrılıp kafamı ona çevirmiştim. Eliyle yanağını tuttu. "Baksana, şiddet görüyorum."

"O kadar da acımış olamaz."

"Diyorum sana, o saçlarla birini öldürebilirsin."

Başımı onaylamazca iki yana salladıktan sonra merak ettiğim için saçımın bir tutamını almış, kendime doğru atmaya çalışmıştım. Acıyordu, orasına bir şey diyemezdim ancak abarttığı kadar da değildi. Dudaklarımı aralayıp bunu ona söyleyeceğim sırada sanki zihnimi okumuş gibi cevap vermişti.

"Onları taşıdığın için sana kıyamıyorlardır."

"Ne?"

"O kadar da acıtmadığını söylemeyecek miydin?"

"Evet." diyebilmiştim sadece. Adal, zihnimi okuduğunu yeni fark etmiş olacaktı ki dudağının kenarını ısırıp önüne dönmüştü. "Neyse," diyerek elini sırtıma koydu ve beni yürümem için hafifçe ittirdi. Yürümeye başladığımızda başımı yere doğru eğmiştim. O sırada adımlarımızın da aynı anda atıldığını görmemle 'yeter' diye cırlamamak için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Uyumu da bozamıyordum ki. Hoşuma gidiyordu.

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin