38- Dereotlu Poğaça Sözü

31.2K 2.9K 1.5K
                                    

Jaymes Young - Infinity

İyi okumalar...

İmge

Cırlayarak ağlayan ve tüm bahçenin gözlerini bize çevirmesine sebep olan Arya'yı pışpışlarken bir yandan da gözlerimi etrafta gezdiriyor, Adal'ın gelip gelmediğini kontrol ediyordum. Dersin başlamasına az kalmıştı. Adal, yardıma geleceğini söylediğinde yaşadığım rahatlamayı kelimelerle anlatamazdım. Sunum için olan gerginliğim Arya'yı kime emanet edeceğimi düşündüğüm o birkaç saniyede kaybolmuştu.

Çocuk gelişimi okuyor olduğum için gördüğüm vakalardan dolayı Arya'yı kimseye bırakamıyordum. Güvenemiyordum çünkü. Etrafta kötü çok fazla insan vardı ve bebeğime bir şey olmasını kaldıramazdım. Ama bu konuda Adal'a güvenebilirdim. Çocuklarla arasının iyi olduğunu söylemişti.

Nihayet gözlerim bahçede o tanıdık yüzü gördüğünde Arya'nın ağlamasının sesi birkaç saniyeliğine kulağımdan silinmişti. Adal, etrafına bakarak yürümeye devam ederken ben olduğum yere dikilmiş bir halde, onu inceliyordum. Adal'ı genellikle kazak ve pantolonla gördüğüm için beyaz gömlek giymiş görüntüsü beni biraz...

Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Neler düşünüyordum böyle?

Adal'ın bahçede gezinen bakışları, tüm bahçeyi ağlamasıyla yıkan Arya sayesinde bizi bulduğunda adımlarını hızlandırmıştı. O bize ulaşana kadar Arya'yı susturma çabama devam ettim. Adal'ın gözü korksun istemiyordum.

"Tamam, geçti. Geçti. Sorun yok." dedikten sonra sırtını okşamaya devam ettim. Arya, sonunda sakinleşmeye başladığında Adal, önümüzde durmuştu. Bakışlarımı yeniden ona çevirdiğimde birkaç gündür tıraş olmadığı için hafiften beliren sakalları gözümden kaçmamıştı. Çocuğu öyle bir incelemeye almıştım ki herhangi bir şeyinin gözümden kaçması mümkün değildi zaten.

"Geldiğin için çok teşekkür ederim. Gerçekten hayatımı kurtardın." dediğimde Adal, 'sorun değil' dercesine kafasını sallamış ve Arya'ya dönmüştü. Ben de bakışlarımı Arya'ya çevirdiğimde elini ağzına götürmüş, muzip bir gülümsemeyle Adal'a baktığını görmüştüm.

Çapkın kızım benim...

"Tutabilir miyim?" deyip ellerini Arya'ya doğru uzattığında bu kadar zamandır saçımı süpürge ederek baktığım kızım, iki saniyede beni unutmuş ve o da kollarını Adal'a uzatmıştı. Biraz kıskanarak Arya'yı Adal'a uzattığımda Arya, anında başını Adal'ın omzuna yaslamıştı. Bu görüntüyle gülümserken gözlerim ister istemez Adal'ın ellerine indi. Bir bebeği nasıl tutacağını gerçekten biliyordu.

"En fazla yarım saat sürer. Sunumumu yapıp hocadan izin isteyeceğim ve çıkacağım. Tekrardan çok ama çok teşekkür ederim."

"Önemli değil, istediğin kadar sunum yapabilirsin. Biz seni bekleriz." dedikten sonra Arya'yı hafifçe hoplattı. "Değil mi?"

Burada dikilip ikisinin tatlılığını izleme fikri gittikçe aklıma yatmaya başlıyordu. Adal, çocukların ona bayıldığını söylerken bunu öylesine söylememişti. Çünkü Arya herkese yüz veren bebeklerden değildi, çok az kişinin kucağında dururdu. Bir yabancı onu sevmeye kalktığı an çığlığı basardı. Ancak ilk görüşte aşktan mıdır bilinmez, Adal'ın yanında sesi soluğu çıkmıyordu.

"Ben gidiyorum o zaman." dediğimde Adal, gözlerini onaylarcasına kırpmıştı. Arya'nın elini kaldırıp ikisi birlikte bana el salladıklarında benzersiz bir mutlulukla dudaklarım kıvrılmıştı.

"İyi şanslar."

***

"Bunu bugün çok fazla söyledim, biliyorum ama gerçekten çok teşekkür ederim." dedikten sonra evin kapısını anahtarla açmış, Arya'yı kucağıma alarak bebek arabasını katlamıştım. Bebek arabasını içeriye bırakıp Adal'a döndüğümde hayranlıkla bana bakıyordu. Aynı bakışları Elçin ve Arda'da da görüyordum, o yüzden yadırgamamıştım. Hiç durmayan bir canlıyla yaşayınca hareketlerim istemsizce hızlanmıştı.

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin