58- Ertelenen Yüzleşme

30.2K 2.7K 818
                                    

Sezen Aksu - Vay

İyi okumalar... 

İmge

Adal, arabayı hastanenin önünde durdurduğunda bacaklarım tir tir titriyordu. Bu yüzden kapıyı açıp inme konusunda oldukça gecikmiştim. Elim kapıya bile gitmiyordu. Beni güçlendirmesini umarak derin bir nefes aldığımda Adal'ın sesini duymuştum.

"Sen iyi misin?"

"Hayır." dedim dürüstçe. Elçin ve Arda'nın babasını severdim. Adamla çok yakın değildim çünkü onunla yakın olmak bana tuhaf geliyordu. Ama bana karşı hep çok iyi davranmıştı. Annem hiçbir zaman o adamı hak etmemişti. Bunu bilerek, annemin ona söylediği tüm yalanları bilerek o adamın yüzüne bakmak bana zor gelmişti.

"O adamın her şeyi öğrenmiş olmasından korkuyorum." diyerek itiraf ettiğimde Adal'ın şaşkın bakışlarıyla karşılaşmıştım. Sertçe yutkundum, tüm bu yük bazı zamanlar çok ağır geliyordu. "O kadar tatlı bir adam ki. Evine, çocuklarına çok düşkün. Tüm bunları hak eden biri kesinlikle değil. Annem ona başından beri, gözümün önünde yalan söyledi. Hiçbir şey yapamadım. Göz yumdum."

"Ne yapacaktın, İmge? Bunu da sen mi yapacaktın yani? En başında her şeyi anlatması gereken annendi. Dediğin kadar tatlı bir adamsa evlendiği kadının önceki evliliğinden çocuğu olmasını umursamazdı zaten. Annen tüm bunları haksız bir nedene sığınarak yaptı. Senin hiçbir suçun yok."

"Bilmiyorum, Adal. Şu an sadece kardeşlerim için endişeleniyorum."

Adal, dizlerimin üzerinde duran elimi alıp içini öptükten sonra gözlerime merhametle bakmıştı. "Hadi, kardeşlerinin ne durumda olduğuna bakalım."

Kafamı salladıktan sonra artık kapıyı açacak gücüm vardı. Tuhaftı ancak onunla birkaç saniye bile bu konuyu konuşmak beni daha iyi hissettirmişti. Bunca yıl tam tersini düşünmüştüm oysaki. Konuşmazsam, kimseye anlatmazsam daha kolay geçer sanmıştım. Yaşadıklarımı bana hatırlatacak birinin olmaması daha iyi olur sanmıştım ancak yıllar boyunca tüm yükü tek başıma taşımak gerçekten yorucuydu.

Şimdi Adal ve onun desteği hayatımdayken geriye doğru bakıp bugünlere nasıl gelebildiğime hayret ediyordum. Gerçekten... Nasıl dayanmıştım?

Daha fazla oyalanmadan arabadan indiğimizde bizi hastanenin girişinde Erdinç karşılamıştı. Onun da yeni geldiğini anlamak zor değildi. Yüzünde Elçin için olduğu belli olan bir endişe vardı. Beraber Elçin'in olduğu yere doğru ilerlerken onu perişan halde gördüğüm anda yüreğime bir sancı saplanmıştı. Bu yüzden Erdinç'ten önce davranıp Elçin'e doğru koşmuş ve onu kollarımın arasına almıştım.

Elçin, bana sarıldığı anda hıçkırmaya başlarken içgüdüsel olarak saçlarını okşamaya başlamıştım. Ağlamamak için kendimi sıkıp sordum. "Baban iyi mi?"

"Bilmiyorum, hiçbirimiz bilmiyoruz." Elçin, geriye çekilip gözlerini silerken konuşmaya devam etmişti. "İkimiz de okuldaydık, babam ve annem kahvaltı ediyormuş. Ne olduysa kahvaltıda olmuş. Annem hiçbir şey anlatmıyor, o da şokta."

Erdinç, ardımdan gelip Elçin'i kollarının arasına aldığında Elçin'in biraz daha iyi ve güvende hissettiğini görmüş olmanın rahatlığını yaşıyordum. Etrafıma bakınırken fark ettiğim yoklukla sordum. "Arda nerede?"

Elçin, başını 'bilmiyorum' dercesine iki yana salladı. "Hastaneye birlikte geldik ama Arda duramadı burada. Arıyorum, açmıyor. Annem de yok. Ben de belki babamdan haber getirirler diye ayrılamadım bu kapının önünden. Sen gidip ona bakar mısın? Hiçbir şey de yemedi zaten. Seni dinler."

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin