33- Kabullenilen Hisler

31.9K 2.8K 1K
                                    

Olivia Rodrigo - Happier

İyi okumalar...

Elçin

"Yapma ya!" Kafamı geriye atıp sıkıntıyla nefesimi dışarıya üfledim. Erdinç, sessizce telefonla uğraşırken çıkardığım bu ani sesle kafasını kaldırmıştı. Göz göze geldiğimizde özür dilercesine ona baktım ve alt dudağımı bükerek gözlerimi ekrana çevirdim. Ders çalıştığı için elimden geldiğince sessiz olmaya çalışıyordum.

"Ne oldu?"

"Yakup işlek attı, kaybediyoruz."

Erdinç, hafifçe gülüp arkasına yaslandı ve elindeki kalemi çevirdi. "Amatör."

"Dalgınlığına gelmiştir." diye mırıldanıp ekrana ümitsizlikle bakmaya devam ettim. Eğer işlek atmasaydı kazanma ihtimalimiz çok yüksekti.

"Beni ilgilendirmez, yine de amatör."

Erdinç'e bir cevap vermeyip sönen hevesimle oyunun bitmesini bekledim. Sıra yeniden Yakup'a geldiğinde bir anda ekranımda beliren yazıyla ufak bir çığlık atmıştım.

"Kazandık!" diye bağırdım coşkuyla. Yüzüm mutluluktan parlamıştı. Yakup'a amatör diyen Erdinç'e kaşlarımı kaldırarak baktım. "Yakup okeyle bitti. Utanır mısın bilmem..."

"Onun marifeti mi sanki? Taş geliyor da bitiyor." diye homurdandığında gülmüştüm. Ne zaman Erdinç'le oynasak eli bir türlü açmıyordu. Allah'tan masadaki yavşaklar bana okey atıyordu da kazanıyorduk. Yoksa cidden batmıştık. 

"Yakup hiç çift açıp elden okeyle bitti mi peki?"

"Oha, o mümkün mü?"

Erdinç, omuzlarını geriye atıp sakince kendisini işaret etti. Alt dudağım büzülmüş bir şekilde Erdinç'i incelerken sunduğu ihtimalin imkansızlığı ona olan saygımı artırmıştı. Ama yine de bunu belli etmek istememiştim. Onun yerine Erdinç'i daha fazla sinir etme fırsatı vardı elimde.

"Senin marifetin mi sanki? Taş geliyor da bitiyorsun."

Erdinç, bir şeyler söylemek ister gibi dudaklarını araladığında söyleyecek hiçbir şeyi olmadığı için sinirle bir nefes almış, ardından önündeki kitaba dönmüştü. Sırıtarak telefonuma geri döndüğümde Yakup'la bir el daha atmaya karar vermiştik. Boynumu iki yana yatırarak oyuna hazırlanırken telefonumun elimden çekilip alınmasıyla gözlerim hafifçe açılmıştı. 

Erdinç, oyundan çıkarak telefonumun ekranını kapatmış ve masanın üzerine bırakmıştı. "Bu neydi şimdi?" diye sorduğumda gözlerini kitabından kaldırmadan cevap verdi.

"Tırnakların ekranda çok ses çıkarıyor."

"Deseydin yanında oynamazdım."

"Sadece benim sınav haftam yaklaşmıyor." dedikten sonra başını kitabından kaldırmaya nihayet zahmet etmiş, çenesiyle çantamı işaret etmişti. "Senin de ders çalışman lazım."

"Şimdi de annem mi kesildin başıma?" Erdinç, sinirimi bozan bir şekilde güldüğünde söylediklerinde biraz haklı olabileceğini düşünmüştüm. Sınav haftam yaklaşıyordu ve kitap yüzü açtığım yoktu. Bu yüzden hep Erdinç'le birlikte çalışırdık. Onun çalışmasının beni de hırslandırmasını umardım.

Çantamdan kitaplarımı çıkarıp masanın üzerine koyarken Erdinç'in telefonu çalmaya başlamıştı. İkimiz de ekrana kısa bir bakış attık. Arayan Erdinç'in sevgilisi, Çiğdem'di. Daha doğrusu eski sevgilisi...

Erdinç, ekrana baktıktan sonra yeniden derse döndüğünde sormadan edememiştim. "Açmayacak mısın?"

"Hayır."

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin