48- Oyun Bitti

33.6K 2.9K 1.9K
                                    

Çağan Şengül - Kırlangıç

İyi okumalar...

İmge

Adal'ın doğum gününün üstünden 1 hafta geçmişti.

Koskoca 7 gün boyunca tek kelime dahi konuşmamıştık. Birbirimizi aramamış, mesaj bile atmamıştık. Yaşanmaması gereken bir şey geçmişti aramızda. Sınırlarımın içerisinde kalamamıştım. Her şeyin farkındaydım ve buna rağmen kendimi ona teslim etmekte tereddüt etmemiştim.

Bu da beni korkutuyordu.

Buraya kadar mantığımı kullanarak gelmiştim. Kalbimin sesini çıkarmaya çalıştığı çok an olmuştu... Elçin ve Arda'nın her doğum gününde kalbim içeride çırpınmıştı hissettiklerini birine anlatabilmek için ama onu susturmuştum. İntikamını belki de bu şekilde almaya karar vermişti.

Çok kötü bir zamanlamaydı.

İyi yanından bakmaya çalıştığımda Elçin ve Erdinç, Adal konusundaki baskılarını kesmişlerdi. Her şeyi anladıkları gibi hatalarının da anlamış olmalılardı. Suratsızlığımın farkında olan Elçin'in sormamak için kendiyle savaştığını görebiliyordum. Ne olduğunu merak ediyor ancak hayatıma fazlasıyla burnunu soktuğu için hiçbir şey soramıyordu.

Bir yandan da iyi oluyordu tabii. Kafamı dinlemiş oluyordum. Adal'ın doğum gününün gecesinde yaşadığımız her şeyi kafamda binlerce kez tekrarlamak ne kadar kafa dinlemeye girerdi bilmiyordum ancak elimden gelenin en iyisi buydu.

Ne yapacağım, bundan sonrasında nasıl davranacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Adal'ı 1 haftadır görmüyor, onunla konuşmuyordum ve onun sarhoş edici varlığı yokken dahi bir karara varamamıştım. Onu gördüğümde ne yapacaktım? Nasıl davranacaktım? Bundan sonrasında ne olacaktı?

İnsanın bir fikrinin olmaması fazlasıyla boktan bir durumdu.

Derin bir nefes alarak Arya'nın bebek arabasını ittirmeye devam ettim. Adal konusundaki fikirlerimin ne önemi vardı ki? Farklı şeyler istiyorduk. Bir aile kurmak istemiyordu ve benimse çoktan bir ailem vardı. Arya'yı ben dünyaya getirmemiş olsam da kardeşten ziyade bir evlat olarak görüyordum onu.

Acaba fikirlerinin hiç mi değişme ihtimali yoktu?

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden sıyrıldım. "Kendi hayatı, kendi kararı."

Sonunda Elçin ve Arda'yı gördüğümde bebek arabasıyla oraya doğru ilerlemeye başlamıştım. Beraber dışarıya çıkmışlardı ve Elçin, gelmem için çok ısrar etmişti. Elçin'in ısrarlarına karşı koymak kolaydı çünkü karakter olarak ısrarcı bir kişiliğe sahipti. Ancak Arda gelmem için ısrar ettiğinde...

Ona kıymak hiç kolay değildi.

"Selam." diyerek bebek arabasıyla aralarına katıldığımda ikisinin de dikkati üstüme dönmüştü. Ayaklanarak beni kucakladıktan sonra Arda, eğilerek bebek arabası içindeki Arya'ya baktı. "İmge Abla, vallahi iyi besliyorsun sen bu kızı. Baksana, nasıl kilo almış."

Elçin'i de yanına çektiğinde Arya'nın kaşları bükülmüştü. Yalnızca iki saniye sonra ağlamaya başladığında Elçin, Arda'nın kafasına bir tane geçirdi. "Geri zekalı, kızlara kilo aldığını söyleyemezsin. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar." Gözlerini ağlamaktan suratı kızarmış Arya'ya çevirdi. "Hatta henüz yaşları olmasa da söyleyemezsin."

Arda, telaşla uzanıp Arya'yı kucağına alırken sırtını ovuşturmaya başladı. "Ağlama ama, öyle söylemek istemedim. Sen büyüyorsun sonuçta, tabii ki kilo alacaksın." Arya, cırlayarak ağlamaya başladığında Arda'nın mavi gözleri kocaman açıldı. Muhtemelen bu küçük kızdan bu kadar sesin nasıl çıktığını anlamaya çalışıyordu.

OYUNBOZAN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin