bir

2.4K 202 488
                                    


Herkese merhaba! Başlangıcı uzatmayacağım, asıl konuşmayı sona yazdım. O yüzden fazla uzatmadan,

Okuma tarihini alalım.

Hazırsanız başlıyoruz!

Ufak bir not: (Eğik yazı olan yerler, geçmişte yaşanan olaylardır.)

༺ 𒆜 ༻

"Senin ellerindeyim,

Düşlerindeyim, gülüşlerindeyim.

Kaybolan soluk gidişlerin,

Canım sevgilim;

Artık ölmeyelim."

     -Perdenin ardındakiler,
beni kendinden kurtar.

༺ 𒆜 ༻


Her şey, 2 sene önce doğum günümde başlamıştı. O kadar mutluydum ki, o zamanlar dünyanın en mutlu insanı ben olduğumu sanardım. En önemlisi aşıktım. Çok seviyordum ve çok güveniyordum. Mutluluğumun asla bozulacağını düşünmüyordum, hayat ise kendini geri çekmemiş ve tokat misali gerçekleri yüzüme vurmuştu.

Jeongguk; herkesin elde etmek isteyeceği yüze, vücuda, zengin hayata, popülerliğe ve daha fazlasına sahipti. Özetle, çoğu insana göre, mükemmelliğin vücut bulmuş haliydi, bir zamanlar bana göre de öyleydi. Lakin, insanları dış görünüşüne ve toplumda bıraktığı izleriyle yargılamamam gerektiğini çok geç öğrenmiştim.

Üniversitenin ilk yılında, Jeongguk'tan hoşlanmış, ona kendimi göstermek için çok çaba göstermiştim. Şimdi, yaptıklarım aklıma geliyor da, ne kadar da aptalmışım...

Onun sorunları olduğunu, kendi kendine konuştuğunda, tek kaldığında değişik hallere büründüğünde anlamıştım aslında, ama o zamanlar bu, bana sevimli gelmişti. Eğer sorun olsa da, ona yardım edebileceğimi düşünmüştüm. Fakat atladığım bir şey vardı, ben psikolog değildim ve Jeongguk, psikologlardan nefret ederdi.

Üniversitenin ilk yılı bitmek üzereydi, Jeongguk'u uzaktan uzağa takip etmeye devam ediyor, onun sevdiği şeyleri öğrenmeye çalışıyordum.

Bu biraz, sapıkça, öyle değil mi?

Bence de öyle, ama eğer birinden hoşlanıyorsanız ve aşk denilen kelimeyi yaşamak istiyorsanız, yaptıklarınızın akıl alacak şeyler olmayacağını tahmin ediyorsunuzdur.

Bir gün, basketbol oynamaya giden Jeongguk'u takip ederken, eğer beni fark eder ve sorguya çekilirsem diye, bahane olarak kullandığım çizim defterimi yurtta unuttuğumu, Jeongguk ile göz göze geldiğimizde anlamıştım.

Buraya genelde takım halinde gelip, basketbol maçı yaparlardı ama Jeongguk hep yalnız gelirdi.

Basketbol topunu bir eliyle, koltuk altına sıkıştırırken, diğer eliyle saçlarını karıştırdı.

"Senin ne işin var burada?" Tok çıkan sesine karşı, içim titredi, bunu heyecana vermiştim. Etrafa baktığımda ise, kimsenin olmaması beni daha da panikleştirmişti.

"Aslında, çizim yapmaya gelmiştim."

Mırıldandı, kafasını hafif sola yatırıp tekrar konuştu.

𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐭𝐨 𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐦𝐞「 JJK 」Where stories live. Discover now