on yedi

521 76 36
                                    

𒆜

"Yanlış bir hayalin şehrinde kaldım, Sevdiği ben değilim anlatamam..."

-Ayaküstü Aşk, Attila İlhan.

𒆜

Hye Rin, aynadaki görüntüsüne baktı. Eski uzun sarı saçlarının yerini, siyah ve küt bir model almıştı. Gözlerindeki lens, önceki tonundan iki kat daha açıktı ve yeşile kaçıyordu. Makyajı eskisine oranla daha özenilmiş ve asil bir hava katmıştı.

Hye Rin, aynada uzun zaman sonra başka birini görmüştü. Hye Rim'i değil, korkunç ki kendisini de değil, bambaşka birini... Daha güçlü, daha kendinden emin birini...

Masanın üzerindeki makyaj malzemelerine kaydı gözü. Her şey olması gerektiği gibi güzel ilerlerken, far paleti çarptı gözüne. Zihninde bir anı belirdi.

"En çok pembenin bu tonu yakışıyor güzel gözlerine..."

Yutkundu, ona ait hiçbir şeyi görmek istemiyordu. Unutmaya çalışıyordu onu. Törpüyü eline alıp far paletinde pembe olanı kazıdı, kazıdı da kazıdı.

Oradan bitene kadar kazıdı. Pembenin yeri boşalınca derin bir nefes aldı, kafasını geriye attı. Gözü tekrardan aynaya bakıyordu.

Lakin, kendisinin de sonradan bileceği gibi, ne zaman o far paletine baktığında göreceği boşluğun yeri her zaman pembeye ait olduğunu hatırlayacaktı.

Unutmak; kolay değildir, anılarla yaşamak; kolay değildir.

Anılar, kalıcıdır. Özellikle de bir zamanlar canından çok sevdiğin bir kişiye ait ise...

-1 hafta sonra-

Hye Rin

"Aslında sizi en çok kıran şey, sevdiğiniz kişinin size olan sevginin en baştan beri sahte olduğunu düşünmeniz..."

Psikolog bana bakıp onaylamamı bekliyordu.

"Değil mi?" dedi sonrasında. Yutkunarak kafamı sallayarak onayladım.

"Yaklaşık bir buçuk aydır tedavimiz sürüyor ve bugün son görüşmemiz..."

Gülümsedi ve sonrasında devam etti.

"Çok büyük bir gelişme kaydettin Hye Rin. Jeongguk'u atlattın, ondan nefret etmiyorsun. Eskiden olan derin duygularından da eser kalmadı."

"Ondan neden nefret edeyim ki?" dedim, sonrasında sesim kısık çıktı. "İstesem de edemezdim..."

Bayan Kim kafasını salladı.

"Böyle durumlarda nefret ve kin duyguları çokça görülür. Ve üstesinden en zor gelinen duygulardır aslında. Yok eder insanı, kendini tanıyamazsın. Ne yaptığını bilemezsin, zarar verir."

Öylece dinliyordum onu.

"Ve sen her şeye rağmen Jeongguk'u affettin, nefret duygusu kalbinden bile geçmemiş. Hye Rin, sen çok güçlü bir kadınsın."

"Teşekkür ederim..." dedim, gülümsedim sadece.

"Ve sana da en başında dediğim gibi, bugün buradaki son günün..."

Derin bir nefes aldım, heyecanla onu dinliyordum.

"...aynı zamanda dışarıdaki yeni hayatının tam anlamıyla ilk günün."

Jeongguk'u neredeyse 2 aydır görmüyordum. 2 ay içerisinde hayalleriminin de ötesinde bir iş hayatına ve iş hayatında olan popülerliğe sahip olmuştum. Ailemle görüşmüş ve onlarla özlemimi gidermiştim.

Psikolojik destek alıyordum ve bugün son seansımdı.

Gerçekten bu süreçte şunu anlamıştım. O da şuydu; içindeki her şeyi birine anlatmak, bu dünyadaki en iyi rahatlama yöntemiydi.

Öyle ki, anlatırken kendimin bile fark etmediğim şeyleri öğrenmiştim. Bazı anlar kendime çok kızdım, bazı anlar kendime çok üzüldüm...

Ve şimdi, tüm yaşanmışlıkları geride bırakıp, yeni bir hayata başlayacaktım.

Han Hye Rin olarak...

Ayağa kalktım ve elimi uzattım.

"Her şey için çok teşekkür ederim Bayan Kim. Bugün yeni hayatımın ilk günü..."

Bayan Kim de ayaklandı ve elimi kavradı.

"Asıl ben teşekkür ederim Hye Rin. Kendine çok iyi bak, olur mu?"

Gülümsedim, kafamla onayladım onu ve kısaca sarıldık.

Odadan çıktım, merdivenlerden indim ve girişteki danışmanla göz göze geldim. Kafa selamı verdikten sonra binadan çıktım.

Bugün izin günümdü. Hemen eve gitmek istemiyordum. Şirkette en iyi anlaştığım kişiyi arayacaktım ki, o önce davranmıştı.

"Hye Rin!" Sevimli sesi kulağıma dolunca gülümsedim.

"Efendim He Ran?"

"Bugün izinlisin değil mi?"

"Evet, izinliyim. Neden ki?"

"Beraber buluşup bir şeyler içelim mi?!"

"Olur elbette. Ben de yapacak bir şeyler arıyordum."

Normalde de heyecanlıydı ama şimdi daha çok heyecanlı geliyordu sesi.

"Ayy ben dayanamıyorum ya! Şimdiden söyleyeceğim!"

"Ne söyleyeceksin He Ran?"

"Hyunglarımdan sonra öğrenen ilk kişi olacaksın!"

Merak etmiştim ne söyleyeceğini.

"Neyi?"

"Sonunda sergimi açıyorum ve sen kesinlikle geliyorsun!"

Ne zamandır en büyük hayali olan sergiyi anlatıp duruyordu. Söylediğine göre Namjoon, ona önceden söz vermişti ve sözünü tutacaktı.

Sergideki kendi çizdiği resimler haricinde, birkaç özel kişilerin de çizimlerinin yer alacağını ve instagramda çektiği fotoğraflarla oldukça fenomen olan Taehyung'un da çektiği birkaç fotoğraf yer alacağını söylemişti.

"Ayrıca şirketteki çoğu insan da gelecek ama ben en çok senin gelmeni istiyorum. Sen benim en yakın arkadaşımsın!"

"Geleceğim tabii ki de He Ran! Seni yalnız bırakmam, biliyorsun..."

...

Diğer bölüm Jeongguk'un anlatımından olacak.

Sizleri seviyorum, hoşça kalın. 🖤

𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐭𝐨 𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐦𝐞「 JJK 」Where stories live. Discover now