on iki

595 87 46
                                    

𒆜

"Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım..."

~Grapon Kağıtlar, Didem Madak

𒆜

Jeongguk, gözlerini dağ evinde açtı. İlkin kendine gelemedi, yaşadıklarının bir rüya olmasını bekledi ancak zihni fazla geçmeden gerçekliğini hatırlattı.

Başı zonkluyordu resmen, eliyle alnını ovuştururken tanıdık bir ses işitti.

"Uyandın sonunda... Görüşmeyeli uzun zaman oldu Jeon."

Jeongguk gözlerini sıkıca yumdu. Şu an hiç çekemezdi hyungunu. Araması gereken biri vardı, hesap vermeye hali yoktu.

Yine de bu hayattaki en güvendiği kişiye ters bir hareket yapamazdı. Yerinde doğruldu.

"Merhaba hyung."

"Pek hoş bir karşılama olmadı ama sana da merhaba Jeongguk."

Jeongguk zoraki bir gülümseme sundu.

"Hyung, Hye Rim'i kurtarmam gerek. Şu an bana ihtiyacı var, lütfen daha sonra konuşalım."

Alaycı bir gülümseme sundu.

"Bu evden çıktığından beri kurtuldu zaten Jeongguk. Bu halde olduğunu bilmiyordum."

Jeongguk sinirlendi, dişlerini sıkıyordu.

"Ne haldeymişim ben?"

Hyung kafasını yana doğru eğdi ve Jeongguk'u inceledi.

"Yorgun, bitmiş ve..." devamını getirmeden önce dudakları kıvrıldı. Sinirliydi, Jeongguk'un gerçeklerin farkına varmasını istiyordu. Canından çok koruduğu kardeşini bu halde görmek, beklediği son şeydi.

"...kafayı yemiş." dediği an Jeongguk eline gelen vazoyu duvara fırlattı.

"Namjoon!" İsmiyle ikaz etmek istercesine bağırdığında Namjoon ayağa kalktı. Jeongguk'un yanına gitti. Sakin görünüyordu ama Tanrı biliyor ya, içindeki fırtına dinmek bilmiyordu.

"Jeongguk, sakin ol."

Jeongguk'un kaşları hâlâ çatık bir şekilde Namjoon'u izlerken, nefes alış verişleri giderek hızlanıyordu. Namjoon onu nasıl sakinleştireceğini biliyordu.

Jeongguk'a doğru bir adım attı ve sıkıca sarıldı. Bir eliyle sırtına hafifçe vurmaya başlarken, küçükken beraber okudukları şiiri okumaya başladı.

Bir gece habersiz bize gel,
Merdivenler gıcırdamasın.
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın.

Jeongguk'un nefesi normal düzeye indiğinde, Namjoon'un sırtında olan elleri sıkılaştı. Biliyordu, ona ihtiyacı olduğunu en çok Jeongguk biliyordu ama kandırıyordu kendini. Bir anda geçmişte hissetti kendini. Ölmek istediği günlerde, Namjoon'un yanında olduğu ve onu sakinleştirdiği günlerde...

Namjoon devam etti şiire.

Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın.
Mavi bir gökyüzümüz olsun, kanatlarımız
Dokunarak uçalım.

𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐭𝐨 𝐑𝐞𝐦𝐞𝐦𝐛𝐞𝐫 𝐦𝐞「 JJK 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin