🍁Altıncı🍁

7.4K 780 280
                                    

(multi : Akın Alp )




Önünü sonunu düşünmeden girdim çadırın içine. Yaralanmıştı! Ben hepsi iyi diye sevinirken onun canı yanmıştı. Peki ya içimi buran bu şey nedendi? Geldiğim günden beri bana her fırsatta kin kusan bu adamın yaralanması beni niye böyle etkilemişti? Düşüncelere dalmayı sonraya erteleyip hızla çömeldim yanına. Gömleğini çıkarmış, üst kısmı çıplak halde döşeğe yaslanmıştı. Kaçamak bakışlarım ona çarparken asıl kolunda olan yarasına çevirdim gözlerimi. Omuzuna doğru gelen bıçak yarası kanıyordu. Hemen yara temizlenmeli, sonrada güzelce sarılmalıydı. İlk şoku atlatmış halde kaldırdım başımı. Endişe dolu bakışlarım kısık kömür karalarına çarptı.

-Bu vakitte burda ne edersin?'dedi birbirine bastırdığı dişleri arasından adeta tıslayarak. Gözlerini kapatıp burnundan serçe nefes çekti. Canı yanıyordu ama huysuzluk yapmaktan geri durmuyordu.'Tez odağına dönesin hatun! Sencer götüresin onu!'

Zavallı Sencer kapı önünde kalakalmıştı. Ne dışarı çıkabiliyor nede bana bir şey diyebiliyordu. Bu huysuz adamı umursamamaya niyetlenip iyice yerleştim çömeldiğim yere. Hayatımın hiçbir anında nazlanabileceğim kimsem olmadığından kendi yaralarımı hep kendim sarmıştım. Ondandır ki böyle durumlarda soğukkanlı durabiliyordum.

-Ahvali çetindir. Yarayı temizlemek gerekir.'dedim gözlerimi kısıp yarayı incelerken. Elimi uzatıp koluna dokunacak olmuştum. Fakat aksiliğin zirvesini bulan alp bozuntusu kolunu geriye çekip kaşlarını çatmıştı.

-Sencer halleder.' dedi aynı kaba tavrıyla. Boğazımdan zorlukla bir yutkunma geçerken ona tıpkı onun gibi sertçe baktım. Onun için değil, zavallı Sencer'e yardım olsun diye yapıyordum bunu. Şimdi yarayı sararken istemeden canını yakar, ve bu kaba herif acısını ondan çıkarırdı. Parmaklarım öfkeyle kavradı kolundaki kas boğumunu. Teninin sıcaklığı ürpermeme sebep olsa da bozuntuya vermeyip homurdandım.

-Er eliyle olacak iş değildir bu!'dedim benden çıktığına inanamadığım güçlü bir sesle. Bakışları asla değişmezken başımı çevirip kararlılıkla devam ettim. 'Sencer! Tez temiz bezle bir kap su veresin. Bide saracak bir çaput!

Sencer dediğimi ikiletmeden hareket etmiş ve saniyeler içinde yanıma bir kap su ve temiz bezler bırakmıştı. Hemen bezden bir parça yırtıp daldırmıştım temiz suya. Esmer teni ter içinde kalmış ve muhtemelen vuruşma esnasında yerlerde yuvarlanıp toza toprağa bulanmıştı. İstemsizce derin bir nefes aldım. Teninin acımsı kokusu yanında durmamla burnuma dolmuştu. Havaya kaldırdığım elimi usulca ona uzatıp kana bulanan koluna değdirdim. Yakınında olmam hoşuna gitmemiş gibi başını diğer yana çevirirken hala kapıda dikilen arkadaşına dönmüştü gözleri.

-Etrafı gözleyesin Sencer. İnatçı bir hatun yüzünden başımıza iş almayalım.'

Dediğiyle Sencer hızla dışarı çıkmış, ben ise öfkeyle dişlerimi sıkmıştım. İma ettiği şey hiç hoş değildi. Üstelik gizli bir plandan gelmiş ve yaralı olsa da şifa çadırına gidememişti. Bir anlık sinirle bezi yarasına bastırdım. Canı acımış olacak ki dişlerini sıkarak yüzünü buruşturmuştu. Pişman olmuştum ettiğimden. Canının acıması içimi sızlatmıştı. Dudaklarımı dişlerken kısık bir sesle mırıldanmıştım.

-Tez biter. Sıkasın dişini.'

Otağın içi sessizliğe bürünürken gaz yağının aydınlattığı loş ışığında sürdürdüm işimi. Aklıma Gülnare'nin onun hakkında söyledikleri geliyor, ve bir kez daha canı yanmasın diye ona dokunurken ellerim titriyordu. Kokusunu yine duymayayım diye kesik kesik nefesler alıyordum. Tedirginliğimi anlamış gibi dönüp yüzüme bakmıştı. Sahi kaç santim vardı ki aramızda? Kalbimin sesini duyar mıydı?

"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin