🍁Sekizinci🍁

7.6K 851 195
                                    

(multi : Hazan ve Akın temsili )

Huzurun sesi herkesin kendi işinde gücünde olduğu bu saatlerde gizliydi. Demirciden yükselen pusat şakırtıları, taze sağılıp kaynamaya koyulmuş sütlerin kokusu, tebessüm ettirecek cinsten ünleyişler ve daha neler neler... Elimdeki kalın iğneyi son kez batırdım deri parçasına. Günlük işlerimizi bitirip Gülnare ile soluğu kilimhanede almıştık. Artık yavaş yavaş başlayan göç hazırlıkları bizi fazlasıyla meşgul ediyordu. Bu güzel yaylağı bahara kadar bırakacak olmanın hüznü, henüz bana görmenin nasip olmadığı Söğüt'e gidecek olmanın mutluluğuna karışıyordu. Yine de burada olmak herşeyden güzeldi... Başımı kaldırıp derin derin iç çeken arkadaşıma tebessümle baktım.

-Kederlenmeyesin bacım. Üzüntü dert getirir derler etmeyesin. 'dedim içten bir samimiyetle . Başını kaldırıp bükük dudağıyla yüzüme baktı. Düğün toyunun üzerinden yalnızca birkaç gün geçmesine rağmen hala üzüntüsü hafiflememişti. Lakin boşa dertleniyordu. Herşeyin bir vakit var diye anlatırdı Gülışık anam. Derken konuşmak için ağzını açmışken arkamda kalan yolu işaret etmesi bir olmuştu.

-Bak hele! Taze gelin gelir! 'dedi çarçabuk eski neşesini takınırken. Bu huyunu çok seviyordum. Kendi üzgün olsa da günlük hayata karıştırıp bizimde modumuzu düşürmüyordu. Başımı arkama çevirip aheste aheste yürüyerek gelen Hafsa'yı gördüm. Bugün evliliğinin üçüncü günü olmalıydı. Yüzü gülüyordu. Yanımıza ulaştığında hemen bir minder çekiverdi altına.

-Kolay gele hatunlar.'dedi mutlu bir ses tonuyla. Başımı sallayarak tebessüm ettim. Yaşadığım o korkunç olaydan sonraki iyileşme sürecim Gülnare ve Hafsa'nın destekleriyle geçmişti. Onların sayesinde çarçabuk toparlanmış, hayata yeniden karışmıştım. Fakat hala dalıp dalıp gidiyordum düşüncelere. Ben bunu neden yapmıştım? Neden atlamıştım o okun önüne? Benim yerime Akın Alp yaralansa belkide benden daha çabuk iyileşecekti? Sahi... O günden sonra bir daha yüz yüze gelmemiştik onunla. Uzaktan görmüş olsam da muhatabiyet kurmamıştık. Oysa ki insan gelip bir teşekkür ederdi! Sonuçta bir nevi hayatını kurtarmış oluyordum. Gülnare az evvelki gibi yeniden iç çekti. Bu kez Hafsa atılmıştı.

-Hayrola bacım? Nedir bu ahvalin? Senin şimdiler çiçekler gibim açman icap etmez miydi?'dedi badem şeklindeki güzel gözlerini kırpıştırarak. Gülnare aradığı ilgi odağını bulmuşken hemen büküvermişti dudağını. Düğün toyundan beridir görüşemediğimiz için Hafsa'nın haberi yoktu tabii.

-Ah emmim kızı ah!' dedi başını iki yana ağır ağır eğerken. 'Bana sevinç ne gerek? Ben yeni açmış taze gül goncası olmak isterken soldurdular!'

Duyduğum ağıt misali sözlerle sessizce kıkırdamaya başladım. Ahvalini gören ölüm kalım var sanacaktı. Oysa ki konu bambaşkaydı. Hafsa'nın onda duran endişe dolu bakışları gülüşümle şaşkınca bana çevrilmişti. Artık müdahale etmem gerektiğini anlayarak elimdeki biten işimi bir kenara koydum.

-Mübalağa etmeyesin bacım. Anan bu güvey toyunda değil, bahar toyunda vermekliğin uygundur ergen kızılı kaftanı demiştir. On beşinde değil, on altını sürer iken adaklanma münasiptir demiştir. 'dedim olayı açıklığa kavuşturacak bir şekilde konuşarak. Hafsa durumu anlamış, yüzündeki endişe çarçabuk silinirken eliyle emmi kızının omuzuna vurmuştu. Gülnare'nin yine de kaşları çatık dudağı büküktü. Çok hayal kurmuş, göçten evvel adaklanırsa yaylağa çıkıldığı vakit düğün dernek kurulur diye ummuştu. Lakin her zaman herşey isteklerimize göre gitmiyordu. Derken Hafsa yerinde ağır ağır doğrulup mağrur bir ifadeyle bizi süzmüştü.

-Bende güvey toyumda iki toy daha kurulacak haberiyle sevinir dururdum. Demek bir taneymiş. 'dedi ima dolu sesiyle. Gülnare'nin mavi gözleri kocaman açılırken elindeki işi pat diye bırakıp kıyın kıyın yanaşmıştı emmi kızına. Fazlasıyla meraklı olduğundan öğrenmeden duramazdı.

"BERCESTE" 🍁 (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin