- S A N J U U -

870 101 64
                                    

Önceki bölümden;

Deku'nun sesi, bulunduğumuz bölgede yankılanmıştı.

"URARAKA!"

----------------------------------------

Deku, Uraraka'nın kolundan tutup kendine doğru çektiğinde, yere yatmıştı.

Evet, villianlar etrafımızı sarmıştı. Büyük bir çemberin ortasında kalmıştık ve özgünlüklerimiz yoktu.

Pusuya düşmüştük ve aklımda dönüp dolaşan tek bir cümle vardı;
Şimdi, neler olacaktı?

"Yuna, güzelim, bakışlarını annenin cesedinden çek ve sakin olmaya çalış."

"Dediğin şeyi yapıyorum zaten."

Yavaşça omzumun üzerinden arkama bakmıştım. Gerçekten, berbat bir şeyin ortasına düşmüştük. Deku ve Uraraka'ya bakmıştım. Neyseki Deku gelecek olan darbeyi son anda fark etmiş ve hem kendini hem de Uraraka'yı kurtarmıştı.

"Kaçacak yeriniz yok. Daha ne uğraşıyorsunuz? One For All ve Ruh özgünlüğüne sahip olan kişilerde burada ve eğer teslim olurlarsa," Shigaraki, yanında duran Dabi'ye bakıp, tekrar bize dönmüştü. "Kimse yanarak ölmeyecek."

Katsuki beni biraz daha arkasına alıp bağırmaya başlamıştı.

"SİZİ LANET OLASICALAR! BİZİ PUSUYA DÜŞÜRMEK BU KADAR KOLAYSA NEDEN YÜZLERCE ADAM TOPLADIN?!"

"Katsuki, sakin ol-"

"SAKİN FALAN OLMAYACAĞIM! ŞİMDİYE KADAR, SÜREKLİ BENDEN BİR PARÇA ALIP DURDULAR! ÖNCE SEVDİĞİM KADIN, ŞİMDİ İSE KIZIM VE ANNEMLE BABAMI! NE İSTİYORSUNUZ! SADECE TEK BİR İNSANDAN DOLAYI, BU KADAR MASUM İNSANA NEFRET BESLEMEYE VE ÖLDÜRMEYE HAKKINIZ YOK!"

Herkes bir süre sessiz kalmıştı. Katsuki, uzun zamandır geçirmediği sinir krizini geçirmişti ve benim elimden bir şey gelmemişti.

Dabi, en sonunda sağ avucunu bize doğru tutup kanayan yarasını diğer eliyle silmişti.

"Neye hakkımız olacağına siz karar veremezsiniz-"

Shigaraki gözlerini sonuna kadar açıp Dabi'ye engel olmak için üç parmağı ile onun bileğini tutup sinirle konuşmuştu.

"O ikisini yakmayacaksın, sakin ol."

Dabi bileğini Shigaraki'den kurtarıp sesli bir şekilde küfür etmişti. Bu sırada ben, sadece eski anılarımı hatırlamaya çalışıyordum. Annemin bu kilit özgünlüğü ne kadar aktif kalabiliyordu? Hayır, belli bir süresi yoktu. Özgünlüğü kullanan kişinin ruhsal dayanıklılığına bağlı bir şeydi.

Bir anda bizim etrafımızı kaplayan buz dağı ile şaşkın bir şekilde etrafımıza bakmıştık. Villianlar bu buz dağının dışında kalmışlardı. Ve kesinlikle Dabi bu buzu eritmek için ateşini kullanmaya başlamıştı bile.

Buz dağının yukarıda açık olan kısmından görüş açımıza giren Todoroki ve Yaomomo ile gülümsememe engel olamamıştım.

Katsuki, parmaklarını parmaklarıma geçirip onlara doğru ilerlemişti. Polisler arkamızda iken, bizim ekip olarak orta noktada buluşmuştuk.

"Yaralanmadığınız için mutluyum çocuklar ama benim oluşturduğum birkaç mekanizma onları çok fazla oyalayamaz."

"Bizim özgünlüklerimiz hâlâ kilitli nasıl onlara karşı geleceğiz?" Jirou endişeli bir şekilde bize bakarak konuşmuştu.

Yaomomo vücudundan hepimiz için silah oluşturmuş ve bize uzatmıştı. En son bizden biraz uzaklaşıp arkasını dönmüştü.

"Silahları ne olur ne olmaz diye size verdim ve şimdi, olabildiğince fazla el bombası yapacağım ve koruyucu özel bir battaniyeler!"

"Aklında ne var Yaomomo-san?"

"El bombalarını Yuna'ya vereceğim Midoriya-kun. Hızlı uçuş kabiliyeti ile bombaları hepsinin üzerine gelecek bir şekilde bırakmalı. Biz de o arada, koruyucu battaniyelerin altında olacağız."

Kaminari dehşet içinde Yaomomo'ya bakmıştı.

"Bu kadar cani olduğunu bilmiyordum! Yaomomo, katliam mı yaratmak istiyorsun?!"

Todoroki Kaminari'ye 'sen ciddi misin?' bakışlarını attıktan sonra sol elindeki ateşi, yan tarafımıza doğru tutmuştu.

"Bu el bombalarının içinde bilinçlerini kapatacak bir tür koku var. Yuuei'de Midnight Sensei'nin özgünlüğü gibi. Şimdi, Shigaraki hemen bu tarafta olmalı. Buradaki buzu eritip bu bombalardan birkaç tanesini oraya atacağız. Böylelikle onun bilinci kapanırken, özgünlükler serbest kalacak."

Katsuki bana dönüp avucunu yanağıma yerleştirmişti.
"Yuna, lütfen dikkatli ol. Kızımızı da sapasağlam bulacağız ve her şey iyi olacak."

Katsuki'yi gülümseyerek onaylamıştım. Ben de öyle olmasını istiyordum.

Todoroki dediği gibi yapmıştı. Buzun bir kısmını eritip el bombalarını oraya göndermişti. Shigaraki ve ekibi ne olduğunu anlamadan kokuya maruz kalmış ve oldukları yere yığılmışlardı.

Gücüm geri geldiğinde, Yaomomo'nun bir bezin içine koyduğu el bombalarına doğru ilerlemiş ve kanatlarımı açarak onlarla birlikte hızla havalanmıştım. Tabi beni fark eden villianlar -özellikle de uçabilenler- peşime takılmıştı.

...

'Yazardan'

Yuna, taşıdığı bombaların hepsini ona engel olmaya çalışan kötüler yüzünden tam da orta bir konuma düşürmüştü. Bakugo bunu görür görmez bir küfür mırıldanmış ve avucunu yere düşmeye devam eden bombalara doğrultmuştu.

"HERKES BATTANİYELERİNİ KULLANSIN!"

Ve büyük bir patlama yaratarak bombaları da patlatmıştı. Koku etrafa yayılmaya başladığında herkes kendini korumaya başlamıştı.

Yuna ise havadaki villianları etkisiz hâle getirip aşağıya bakmıştı.

"Tanrım, oraya gidemem. Ne yapmalıyım? Kızımın nerede olduğunu bile bilmiyorum..."

Gözlerini aşağıda gezdirmeye devam etmişti. Ama beklemediği şey ise; açılan portalın içinden çıkan All For One ve onun kucağında olan kızı, Hanabi'ydi.

----------------------------------------

Diğer bölümün gidişatı gereğince bu bölümü burada bıraktım 😌

Görüşürüz <33

Be With Me ❧ Bakugo KatsukiWhere stories live. Discover now