iki

271 20 63
                                    

   "Kendiside, bende burada olmadığı için çok üzgünüz. Dediğim gibi, muhasebede oluşan krizlerle Zayn ilgileniyor ve maalesef bankaya gitmek zorunda kaldı. Çıkmadan evvel, özür dilediğini ve en kısa sürede sizi ziyaret etmek istediğini sizlere iletmemi istedi."

Bayan Richard anlayışla başını sallayarak tamamen yalan olan konuşmamı dinledi ve elini uzattı, "Burada olması bizi memnun ederdi ama yapacak bir şey yok. Çok iyi iş çıkarttınız Bayan Carter. Yönetici kadrosu ve şahsım olarak, şirketinizin projelerinin profesyonelliğini ve mükemmelliğini yok saymamız mümkün değil. En kısa sürede tekrardan görüşmek üzere. Bay Malik'e selamlarımı iletin lütfen."

İçten bir gülümsemeyle Bayan Richard'ın söylediklerini dinledim. Zayn'in burada olmayışını anlayışla karşılaması beni bir nebze rahatlatsada, içimde ki ona karşı olan sinir hala çok büyüktü.

Bayan Richard'a asansöre kadar eşlik edip odama dönmek için yöneldim.

Khloe'ye bugün yapılacak tüm işleri ertelemesini ve gerekmedikçe yanıma gelmemesini söyleyip odama girdim. Zayn'in kişisel asistanı olan Jessica'yı da şirketten yollamıştım. Onun bile yüzünü görmeye tahammülüm yoktu. Telefonumu elime alarak Eleanor'u aradım.

"Selam tatlım!" Şen bir şekilde telefonu açtı.

"Eleanor, çok acil görüşmemiz gerek yoksa ben sinirden patlamak üzereyim."

Söylediklerim üzerine kıkırdadı, sinirli halimin onu güldürüyor oluşu daha da sinir bozucuydu. "Yemeğe çıkacağım birazdan gelsene?" diye sorduğunda görmeyeceğini bilsemde kafamı sallayarak onu onayladım. Tepkisizliğimden anlamış olacak ki konuşmaya devam etti, "Tamam, yarım saat sonra Blue?" onay almak ister gibi sorar tarzda konuştu.

"Olur." dedim ve vedalaşarak telefonu kapattık.

Khloe'ye şirkete tekrar gelmeyeceğimi yarının programını bana mesaj atmasını söyledikten sonra Eleanor ile anlaştığımız restorana gitmek üzere arabaya bindim.

||

Eleanor'la geldiğimizden beri rutin konulardan konuşuyor, telefonda bahsettiğim konuyu inatla açmıyordum. Bundan sıkılmış olacak ki çatalını bırakarak suyundan bir yudum aldı ve bana döndü, "Anlat."

Ben de çatalımı bıraktım ve peçeteyle dudağımın kenarını sildim. Sırtımı sandalyeye yaslayarak kollarımı birbirine bağladım ve konuşmaya başladım.

"Yani ben de anlamadım açıkçası. Sabah evine gittiğimde gayet normaldi, hatta neşeli bile denebilirdi. Şirkette ise inanılmaz sinirliydi. Gözlerinden ateş çıkıyordu adeta." Eleanor pür dikkat beni dinliyordu. Suyumdan bir yudum alıp devam ettim. Ona yaşanan her şeyi tüm detaylarıyla anlattığımda elini masanın üzerinde duran elimin üzerine koydu ve narince okşadı.

"Bak güzelim sinirlenmeni çok iyi anlıyorum ve haklısın da ama biraz fevri davranmışsın. Yani nasıl söylesem diğer çocuklarında, Zayn'in de uğraştığı şeyler bizim asla anlamayacağımız tarzdan şeyler."

Başımı aşağı yukarı sallayarak dediklerini düşündüm. Haklıydı. Sunumun stresine kapılıp fevri davranmıştım ve içinde bulunduğu durumu önemsemeden konuşmuştum. Ve şu an ona zarar gelmiş olma olasılığından deli gibi korkuyordum. İçimi kaplayan endişeyi güçlükle yok sayarak Eleanor'a yöneldim.

"Her neyse," diyerek konuyu dağıttım "Deborah nasıl?"

"Çok iyiler. Gelsene bir gün, odan hala aynı şekilde duruyor." Buruk bir şekilde gülümsedim.

partnership || zmOù les histoires vivent. Découvrez maintenant