on

157 10 7
                                    



Andrew yaşıyordu. Bir haftalık yoğun bakım sürecinden sonra normal odaya alınmıştı. Zayn bu durumun sıkı takipçisi olup normal odaya alındığını öğrenir öğrenmez hastaneye gelmişti.

"Merhaba Andrew Parker'ın oda numarasını öğrenmek istiyorum."

Sekreterlikte duran kadın önce gelen kişi inceledi, ardından; "Tabii, yakını mısınız?" dedikten hemen sonra önünde ki bilgisayarla uğraşmaya başladı.

Adam başını sallayarak, "Evet iş arkadaşıyım." demiş ve sabırsız bir nefes vererek kadını beklemeye devam etti.

Yalan söylemişti, iş arkadaşı falan değildi. Onu güzel yoldan uyarmaya gelmişti ve eğer anlamazsa da anlayana kadar anlatmaya devam edecekti.

Kadın aradığını bulmuş olacak ki hafif bir tebessümle karşısında duram son derece cezbedici adama baktı.

"1470 numara. 4. kat."

Adam ellerini koyduğu sekreterlik kürsüsüne hafifçe vurdu ve "Teşekkür ederim." diyerek hızlı adımlarla asansöre ilerledi. Asansörün geldiğini belli eden ses ile acele bir şekilde içeri girdi ve düğmeye bastı.

Aynada kendi yansımasına baktı.

Sinirden kasılan çenesi son derece keskin ve sert görünüyordu. Elaları parlamıyor, karanlık bakıyordu. İki elini yumruk yapmış, herhangi bir şeye karşın atak yapmaya hazır duruyordu.

Kapılar açıldığında koridora yöneldi ve odayı aramaya koyuldu. Seri adımlarla koridorda ilerlerken tanıdık ses adımlarının yavaşlamasını sağladı; "Zayn?"

Seslenen Harry'di. "Ne işin var burada?"

Harry ona doğru gelerek tam önünde durdu. Yeşil gözlerini Zayn'in karanlık gözlerine sabitlemişti.

"Andrew'la konuşmaya geldim."

Harry başını iki yana olumsuzca salladı ve "Bu mümkün değil. Kendine daha yeni geldi."

"Sana sormuyorum Harry." dedi Zayn tıslar bir tonda. "Konuşacağım."

Harry elini çenesinde gezdirdi. Eğer şu an Zayn'e Andrew ile konuşması için izin verirse neler olacağını tahmin ediyordu. Asla izin vermemesi gerekirdi ama Zayn'in bunu dinlemeyeceğini de çok iyi biliyordu. Kararlı bir şekilde tekrar, "Hayır." dedi Harry.

Zayn gözlerini Harry'den ayırmadan yürümeye devam etti onu arkasında bırakarak hafif gür bir tonla "Seni dinlemeyeceğimi çok iyi biliyorsun Styles." dedi.

Küçüklükten beri bu böyleydi. Otoriter olan ve genelde sözünü dinleten ve söz dinlemeyen her zamam Zayn'di.

Sonunda odayı bulduğunda iki elini kemerine koydu ve pantolonunu düzeltti. Boğazını temizleyerek odaya doğru büyük bir adım attı ve kapıyı çalmadan içeri daldı.

Andrew hastane yatağında bezgin bir şekilde yatıyordu. Kafası kapının tam karşısında duran cama dönüktü ve kapıyı görmüyordu. Dolayısıyla Zayn'i de görmedi.

Cılız bir sesle, "Ağrım yok hemşire." dedi.

Zayn gözlerini ayaklarına çevirdi ve "Ne güzel." dedi dümdüz bir tonla.

Andrew duyduğu sesle şaşırmış ve tedirgin olmuştu. Hissettiklerini belli etmek isteyeceği son şey bile değildi. Boğazını temizleyerek konuştu, "Ne işin var burada?"

Zayn bu sefer gözlerini Andrew'a çevirdi. Onu süzdü. Kötü görünüyordu ama bu Zayn'in umrunda değildi. Daha kötülerini de görmüştü ve insanlara karşı acıma duygusunu kaybetmişti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 19, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

partnership || zmWhere stories live. Discover now