006: Choi San fevri biri

626 75 21
                                    

≪Yüzümdeki suDamarlarındaki zehirKimse kalmayana dekBoğuluyoruz≫

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Yüzümdeki su
Damarlarındaki zehir
Kimse kalmayana dek
Boğuluyoruz

Wooyoung'un bazı insanların doğal olarak sahip olduğuna inandığı birkaç şey vardı. Zenginlik, güzellik ve şans gibi.

Arkadaşlık gibi.

Bu, Wooyoung'un, insanların belirli kişileri benzer ilgi alanlarına sahip olduklarından ya da belki de sadece hoşlandıkları için diğerlerine tercih etme eğiliminde olduğunu keşfettiğinden beri fark ettiği bir şeydi. Okulundaki çocukların otobüste birbirlerine sokularak kulaklıklarını paylaşmasından tutun anne babasının parçalara ayrılan evliliklerin parçalarını toplamaktansa iş arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmesine kadar her yerde şahit oluyordu ve o da diğer herkes gibi yakında bir arkadaş edinmenin nasıl hissettireceğini öğreneceğini düşünmüştü.

Ama... öğrenememişti. Hem de hiç.

Wooyoung yürüyüp konuşmaya başladığı anda sokağa çıkıp çocukların arasına karışmaya çalışmıştı çünkü herkes yeni arkadaş edinmeyi severdi, değil mi? O yüzden insanlar beraber vakit geçirip birbirleriyle uyuşmaya çalışırdı çünkü insanoğlunun doğası buydu. İnsanların sürekli ilgiye ve sevgiye ihtiyaçları vardı.

Ve Wooyoung da bunu istemişti. Hepsini hem de. Milyonlarca arkadaşa sahip olmayı ve milyonlarca partiye gitmeyi istemişti. Popüler olmayı, sevilmeyi, önemsenmeyi istemişti. Ama bir yerlerde bir yanlış olduğunu fark ettiğinde o sorunun kendisinde olduğunu düşündü çünkü istediğinin aksine insanları kendisine çekmeyi değil kendisinden itmeyi başarmıştı.

Çocukken kendisiyle yaşıt çocuklarla arkadaş olma girişimlerinde daha cesurdu ama bazıları varlığının gereksiz olduğunu fark ettirdiğinde cesaretinin büyük bir kısmını kaybetmişti.

"Bizimle arkadaş olmaya çalışmayı bırak," demişti içlerinden biri aşırı sıcak bir Pazartesi günü öğle vaktinde. "Seni burada istemiyoruz. Git başka arkadaşlar bul."

Wooyoung çocukların her zaman acımasız oldukları kanaatine varmıştı, o yüzden o gece küçük odasında tek başına kendisinde neyin yanlış olduğunu merak ederek hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonra bile yine de başka arkadaşlar edinmeye çalışmıştı. Her yerde farklı yüzlerde ve kişiliklerde insanların olduğunu fark etmişti. En azından ondaki yanlışı önemsemeyecek birini bulabilirdi, öyle değil mi?

Wooyoung bulamamıştı. Günlerce her dersinde tek başına oturup gecelerce odasında gözü yaşlı oturduktan sonra belki de sorunun gözleri olduğunun sonucuna varmıştı. Sorun gözleri olmak zorundaydı. Yoksa neden diğer herkes sürekli ondan kaçardı ki?

Ama ortaokulundaki bir çocuk okul yılının geri kalanı boyunca sürekli farklı renkte lens taktığında birçok çocuk onun sırtına vurup ne kadar 'havalı' göründüğünü söylerken Wooyoung'un gözlerine iğrenmeyle bakıyorlardı. Wooyoung umudunu kaybetmeye başlamıştı.

WHO WE ARE | Woosan (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now