014: Jung Wooyoung hissediyor (M)

850 69 100
                                    

 ≪Tek istediğim sensin≫

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tek istediğim sensin

Wooyoung'un gözleri fal taşı gibi açılırken San'ın gözleri titreşerek kapandı; ipek gibi dudakları yaz esintisi gibi belli belirsizdi.

Wooyoung'un o anda duran kalbi gibi etrafındaki diğer her şey de durmuştu. Suyun altında boğulup donmuş gibi hissederken yüzeye asla ulaşamıyordu. Ama ulaşmak zorundaydı; oradan çıkmak zorundaydı.

Kalın buzu kırmak için Wooyoung sonunda gücünü kazandı ve uyandı. Kalbi tekmeler atarken avuçlarını San'ın omuzlarına bastırdı. Ardından adamı üzerinden ittirince dokunuşundan geriye kalan ateş sonsuza dek tenine işlenmiş gibiydi.

Kendisini ayağa kalmaya zorlayıp nefes almaya çalışırken San yerde kaskatı oturuyordu ve yüzünde Wooyoung'un daha önce hiç görmediği bir ifade vardı.

"B-bu neydi?" Wooyoung son hızla atan kalbinden kendisini zor duyuyordu, sesi titriyordu. Her an kalbi göğsünden fırlayacağından adı gibi emindi. Yumruklarını sıktı. "San..."

"Ha-hataydı," dedi San aniden. O da şimdi ayaktaydı, ellerini devamlı sıkıp serbest bırakırken çok fazla titriyorlardı. "Öyle bir şey yapmak i-istememiştim... sadece—" Dudağını sertçe ısırırken arkasını döndü. "Özür dilerim. Çok özür dilerim."

Wooyoung'un ilk aklına gelen aralarındaki mesafeyi kapatıp San'ı sakinleştirmek olmuştu. Ama adamın eğilip onu öptüğü an tekrar zihninde belirirken yerine mıhlanmış bir halde dikiliyordu. Dudaklarını hala kendi dudaklarının üzerinde hissedebiliyordu; kalbi o anda paramparça olmaya çok yakındı.

"Bir şey söyle..." dedi San etraflarını saran ağır sessizliği bölerek. Eklemleri bembeyaz olmuş, tenine tırnaklarını geçirmekten yara olmuştu. "Bir şey söyle Wooyoung. Lütfen. Beni... beni böyle boşlukta bırakma."

Fakat Wooyoung ne söyleyeceğini bilmiyordu. Ya da nasıl söylemesi gerektiğini bilmiyordu. O yüzden saniyeler akıp giderken öylece dikiliyor, zihnindeki düşünceler fırtınalar oluşturuyordu. Ne yapacağını bile bilmiyordu.

San ona bakınca Wooyoung gözlerindeki paniği ve korkuyu gördüğüne emindi çünkü omuzları düşmüş ve gözlerine endişe verici ve karanlık bir şey yerleşmişti.

"Seni öptüğüm için özür dilerim," diyince Wooyoung zorla yutkundu. San ona yaklaşmak için adım attığında Wooyoung da geriye doğru adımlayınca adamın gözlerinde kalan son ışık kırıntısı da kaybolmuştu.

Yine de San konuşmaya devam etmişti, yenilgiye uğramış ses tonu Wooyoung'un zihninin en derinliklerine işliyordu. "Bir anda sahip olduğumu düşündüğüm o fırsatı ya da her ne ise kullandığım için özür dilerim. Bu kadar aptal olduğum için özür dilerim. Sana karşı hisler beslediğim için özür... dilerim."

WHO WE ARE | Woosan (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now