c

493 56 14
                                    

Jihoon yakalandığı koldan kurtulmak istercesine debelendi. Diğer herkes ona bakıyor hiçbir şey yapmıyordu. Hatta onu aşağılayan motorlu adamın güldüğüne emindi bile.

"Ne saçmaladığınızı bilmiyorum! Bırak beni!"

Onun debelenmelerine karşı kolunu tutan beden milim kıpırdamıyor hatta hiç etkilenmiyordu. Kendisinin aksine aşırı sakin bir şekilde onun durmasını bekliyordu.

Jihoon sonunda pes ederek durdu. Böyle yol katedemeyeceği belliydi. Sakinleşip öylece durduğunda kolu serbest bırakılmıştı. Ona lakabıyla seslenen bu adam artık gülümsüyordu. Şaka mı bu? Ona elini uzatmıştı.

"Ben Carat Timi lideri Scoups. Tanıştığımıza memnun oldum."

Sanki az önce onu bir fanusa kapatan ve esirleriymiş gibi kaçıran kendileri değilmiş gibi saygılı ve nezih bir dille onunla tanışmak istiyordu. Jihoon farklı psikolojiler altında bırakılarak kafasının dağıtmaya çalıştıklarını düşünüyordu.

Bu çoğunlukla işe yarayan bir teknikti ve herkes gibi kendi kafası da dağılıyor aklı karışıyordu. Yine de bunu yemeyecek kadar kendini toparlayabileceğini biliyordu.

"Benden ne istiyorsunuz?"

Uzattığı elini indirdi ama yine de samimi gülümsemesi yüzündeydi. Diğer kalan herkesin sakince onları izliyor olması rahatsız ediciydi. Jihoon kalabalığa girmeyi de insanlar tarafından çevrilmeyi de hiç sevmezdi.

Onu izleyen birçok gözün olması kameralardan daha rahatsız edici bir görüntüydü. Kameraların ardına bir düşünce olmazdı ancak gözlerinin arkasında onu aşağılayan ve eksik gören yüzlerce şey olabilirdi.

Bu acı vericiydi. Gerginliği alnının hemen arkasında ki bölgede hissediyor ve parmak uçlarının titremesine engel olamıyordu.

"Yeteneklerin göz kamaştırıcı ve bu konuda bir ortak yola girebileceğimizi düşünüyoruz."

Bunu tıpkı biraz önce ona aynısını yapan adamlar gibi alaycı bir tavır takındı ve güldü.

"Benim gibi bir çocuğun ve aptal yapay zekasının size hiçbir yararı olamaz!"

Sözlerinin sahibine ulaştığını biliyordu. Kafa tutmaktan asla vazgeçmeyecekti. Onlara istediğini vermeyecekti. Karşısında bu saygılı tavır takınan adama karşı gerekirse bir aşağılık gibi davranacaktı ancak yine de onların kazanmasına izin vermeyecekti.

"Öncelikle ekibimi tanıtmama izin ver."

Dediklerini hiç umursamadan kendi isteklerini ve direktiflerini diretiyordu. Jihoon ne yaparsa yapsın eninde sonunda onların istediklerini gerçekleştirmeyecekti. Scoups ona en köşede duran iki kişiyi gösterdi.

"Vernon ve Joshua. Ekibimizin yurtdışı görevleriyle ilgileniyorlar."

Vernon gümüş saçları ve keskin hatlı çene yapısıyla gösteriş saçarken ona çocuk gibi gülümsemişti. Yanında da Joshua açık kahve tonlarında saçları ve asilzadeyi andıran duruşuyla sakince bakıyordu.

Onların yanında arabaya tıkıldığı zaman önce oturan iki kişi vardı. Birinin siyah uzun saçları gözlerini kapatıyordu neredeyse ve yüzü çok ciddiydi. Diğeri de ona yapışmış halde gülümsüyor ve tuhaf bir şekilde el sallıyordu.

"Onlar The8 ve Jun. Sahaya çıkan performans ekibimizden iki ajan."

İsimlerinden bunların lakap veya gizli ad olduğunu anlamak zor değildi. Görevleri gereği isimlerini gizleyen tiplerdendi. Bu ikilini yanında gösterdiği ikili ise biri arabada yanında duran kısa çocuktu. Diğeri ise onu sürekli aşağılayan kişiydi. Onu halen öldürmek istiyordu.

Social Phobia | SoonhoonWhere stories live. Discover now