o

434 54 11
                                    

Uyandığında görmek istediği beden yanında yoktu. Bir an bunun da hayal olabileceğini düşündü. Tekrar sarhoş olup tüm bunları hayal gördüğüne inanabilirdi. Hayal olmadığının kanıtı ise sırtında sıcacık olmuş Hoshi'nin yastığıydı. Gittiğini tahmin edebiliyordu. Yastığı sırtından çıkardı ve sıkıca sarıldı.

Jihoon dün olanları çevirip duruyor gittikçe aklını yiyordu. Daha fazla delirmemek için uyumadığı yerden kalktı ve üzerini giyindi. Kahvaltı etmek için yemek salonuna gittiğinde ortalık bomboştu. Kimse yoktu. Çoktan göreve gittikleri için ortalığın sakinleştiğini düşündü.

Sakince kahvaltısını yaptı ve etrafa bakındı. Dk daha çalışma salonuna gitmemişti. Belki de dün gece Dino'nun dediği gibi oyun odasına sabahlamış olabilirlerdi.

Yavaşça aşağıya indiğinde içeriden gelen gürültü halen burada olduklarını gösteriyordu. Kapıyı ilk açtığında gördüğü silüet olan The8 karşısında şaşırdı. Siyah pijamalarına mı şaşırmalıydı yoksa görevde değil de burada olduğuna şaşırmalıydı emin değildi.

Birkaç kişi buradaydı. Jun, Dino, Joshua, Vernon ve hassiktir! Metal alete tutunup barfiks çeken yarı çıplak bir Hoshi!

Kesinlikle uyanmamış olmalıydı. Hoshi tutunduğu metal çubuklara kendini çekerken bedeninindeki tüm kaslar hareket ediyor ortaya inanamayacağı bir görüntü bırakıyordu.

Şaka!

Dün gece yanına gelirkenki gri eşofmanı üzerindeydi ancak siyah tişört hangi cehennemdeydi hiçbir fikri yoktu. Açtığı kapının kolunu bırakamamış bir halde gözlerine inanamıyordu. Ona seslenen Dino'ya üçüncü çağırışında ancak bakabildi.

Bırakmadığı kapıyı kaçarcasına kapattı ve soluklandı. Aşırı kötü bir şekilde yakalanmıştı ve kendini toparlayamamıştı. Görüntü gözünün önünden gitmiyordu. Kapının ardında öylece uzun koridorda dururken gözünün önünde Hoshi'nin kolları tüm bedenini yukarı çekiyordu. Kalbinin ağzında attığına yemin edebilirdi. Dino'nun içeriden gelen sesiyle irkildi.

"Hyung galiba az önce kaçtı."

Kaçtı? Neden gitmediklerini, neden kimsenin ona bir şey söylemediğini ve neden onun yarı çıplak durduğunu merak ediyordu.

"Hay şansıma! Ona gitmediğimizi daha söylememiştim. Ben gidip bir bakayım."

Tıpkı Dino'nun dile getirdğini yaparak bu sefer gerçekten kaçtı. Onu tekrar öyle görmek kendisi için fazlasıyla zararlıydı. Zira kendisi yaşamaya fazlasıyla hevesliydi.

Çalışma odasına gitti ve kulaklığını takıp önündeki bilgisayara döndü. Gerekli gereksiz açabildiği kadar bir sürü şey açtı önünde. İçeri giren Dk'i bir an o sanıp ürkse de sakinleşti.

"Günaydın, dün gece oyunu fazla kaçırdık herhalde ancak uyanabildim."

Dk masasına oturdu ve günlerdir uğraştığı şey için lehimi tekrar eline aldı. İki defa yanlış yeri kaynak yaptığı için sıfırdan başlaması gerekmişti. Jihoon gözünü bilgisayardan ayırmayıp kapı dedektörleri için hazırladığı yazılımın son rötuşlarını yapıyordu.

İçeri giren Hoshi ile tüm dikkati dağılsa da gözlerini bilgisayardan ayırmamaya çalıştı. Üzerinde siyah tişörtü vardı. Az önce açık olan üzerinde şimdi siyah tişörtü vardı. Hoshi masanın başında dikildi.

"Çok işin var mı?"

Yüzünün kızarmaya başladığını bilse de yazmaya çalıştığı kod üzerinde yoğunlaşmaya çalıştı. Tam meşgul olduğunu söyleyip gönderecekti ki Dk araya atladı.

Social Phobia | SoonhoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin