Dila'Cihangir

27.3K 1.8K 2.1K
                                    

#Çağan Şengül - Canım Yanıyor

Visal 200 bine doğru gidiyor. Hikâyemizde yanımda olan herkese çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız!💙

Bölüm Dila'nın anlatımından. Ve Sezin ve Devran'ın düğününün ertesi gününden başlıyor. Yangını ya da düğünde karşılaşmalarını bir de Dila'nın ağzından yazmak istemedim. Zaten Mihran'ın ağzından az çok okumuştuk. Açıkçası sizleri de bildiğiniz şeyler üzerine fazla sıkmak istemedim.

Mirza'nın vurulduğu günün öğlen saatinden bölüm başlıyor. AYNEN ARKADAŞALR MİRZA VURULMUŞTU ĞGĞWĞD HATIRLATMAZSAM OLMAZ ĞGWĞĞDĞC

Şimdi oy verdiysek başlayalım mı?🥰

Bu Dila ve Cihangir için yapılan ilk çalışma🥺Çok çok teşekkür ederim💙 tozlueditler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu Dila ve Cihangir için yapılan ilk çalışma🥺Çok çok teşekkür ederim💙 tozlueditler

*

Dila Ulubey'den...

"Anne ben çıkıyorum," diye bağırdığım sıra annem eli köpüklü bir şekilde mutfaktan çıktı ve elindeki köpüğü üzerindeki önlüğüne silerek konuştu: "Nereye gidiyorsun kızım?"

"Mahallede dolaşacağım biraz." Hava almaya ihtiyacım vardı artık.

"Dikkatli ol kızım..." dediğinde annem sesi karamsar bir şekilde çıkmıştı. Yaşadığımız o olaydan sonra üzerime daha da bir düşüyor, bana karşı daha da bir dikkatli oluyordu.

"Tamam..." dediğim sıra yere eğilip spor ayakkabılarımı giymeye başladım. Koluma taktığım bilekliğim üzerimdeki hırkama takıldığında, dişlerimi birbirine bastırdım.

Bilekliğim renkli boncukların oluşturduğu bir bileklikti. Abim, onuncu yaş doğum günümde kendi emekleriyle çalışarak almıştı. Belki basit, düz bir bileklikti ama bunun benim için hiçbir önemi yoktu. Abim almıştı sonuçta... Ve onuncu yaşımdan şimdiye kadar da hep takmıştım. Onun beni düşünerek aldığı her şey benim için o kadar önemliydi ki...

Bilekliğimin kopmamasına dikkat ederek hırkamdan kurtardığımda, üzerimdeki hırkama kısa bir bakış attım. Hava bugün çok soğuk değildi, hatta güneşli sayılabilecek bir hava var bile diyebilirdik. Ama ben inatla üzerimden hırkamı çıkamıyordum.

'Kolun,' diye fısıldadı içimdeki ses...

Evet, kolumdaki iz...

Alevlerin yaktığı kolumdaki iz... Yeşil gözlerin bende bıraktığı iz...

Yaramdan utanmıyordum ama insanların garip bakışlarına ya da sözlerine maruz kalmayı istemiyordum. Kolumun yandığını bile bile beni köşeye çekip sorgulamalarından nefret ediyordum. Bunu bile bile yapmalarından daha da çok nefret ediyordum. İnsanların acılarına, üzüntülerine oynamalarından daha da çok...

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin