22. BÖLÜM - DÖNÜŞ.

16.1K 1.5K 612
                                    

Keyifli okumalar bebişlerim. Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. 💙

🐺

"Cemile'min gezdiği dağlar meşeli, imanım. Cemile'min gezdiği dağlar meşeli, imanım. Aman, üç gün oldu ben Cemilem'den ayrı düşeli. Aman, üç gün oldu ben Cemilem'den ayrı düşeli. "

Nakarat kısmına gelince Ebru ile kalçalarımızı tokuşturarak bize şapşal bakışlar atan Cemile'ye kahkaha attık ve nakarata yüksek sesle eşlik ettik.

"Gaydırı gubbak Cemile'm! Nasıl, nasıl edelim de biz bu işe? Nikahımızı kıysın, Ünnen gelin Hoca Memiş'e... "

Keyifle gülerken Ebru nihayet çalan türküyü kapattı.

"Bu neydi?" diye sordu Cemile şaşkın bakışlarla. "Dinlediğiniz adam Cemile diyordu. O beni nereden tanıyor ki?"

"Masum..." diye Türkçe mırıldandım.

Ebru söze girdi, "Cemile ismi Türkiye'de bir hayli çok kullanılan bir isim ve dinlediğimiz türküyü söyleyen abi de Cemile adlı bir kadına bu türküyü söylemiş işte," diyerek açıklama yaptığında Cemile'ye adeta bir aydınlanma geldi.

"Anladım..." diye mırıldandı ve ardından güldü. "Aslında kulağa güzel geliyordu."

"Tabiiki de güzel gelecek gülüm," diyerek yanağından bir makas aldım.

Cemile başını iki yana sallayarak elimden kurtuldu. "Tören başlamak üzere leydim," dedi saygıyla. "Geç kalacaksınız."

"Ah," derken elimi alnıma vurdum. "Bir de o vardı, değil mi?" diye söylendim.

Bugün çok sevgili büyücü halamın Kraliçelik töreni vardı. Şaka gibi ama evet, kadın ciddi ciddi Kraliçe olmuştu yahu.

"Yarın zaten Fejian'a geri dönüyoruz," dedi Ebru ellerini omuzuma koyarak. "Bugünlük sabret."

Gözlerimi devirdim, "Tören sırasında eline mikrafon alıp benim canımı kurtardığını yine yüzüme vurmasa bari."

"O kadar da yapmaz herhalde," dedi Ebru kararsızca.

Bunun üzerine ona hadi oradan şıllık bakışımdan attım. Ebru da bakışı havada yakaladı ve, "Doğru yapar," diyerek önünne döndü.

Ben de aynaya yaklaştım ve nasıl olduğuma bir baktım. Gül kurusu renginde upuzun bir elbise giymiştim. Bu elbiseyi bana bugün bizzat Boris'im hediye etmişti. Gerdanımı açıkta bırakan, düşük askılı ve sağ bacağında derin yırtmacı olan bir elbiseydi.

Cemile açıkta kalan gerdanıma birkaç kolye takmış, saçlarıma da maşa yaparak omuzlarımdan aşağı salmıştı. Söylediğine göre bu çok büyük bir tören olacaktı ve krallığın prensi Boris'in mühürlüsüne, Kraliçenin yeğenine yakışır şekilde giyinmeliydim.

Her ne kadar inadına pijama ile gitmek istesem de bundan vazgeçmiştim. Şimdi güzelliğime gölge düşürmek olmazdı, gerçi her halimle güzeldim ama neyyyse.

Ebru da beyaz, kısa bir elbise giymiş, saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Nihayet hazır olduğumuza kanaat getirerek benim odamdan çıktığımızda Boris ile Chris'i gördük.

Chris'in Ebru'yu görür görmez gözlerinin parlaması beni mutlu etti. Uzanarak kızın elini tuttu ve kendi bedenine çekerek saçlarına derin bir öpücük kondurdu. Ebru bu öpücükle kocaman gülümserken bir elini Chris'in göğsüne yaslamıştı.

Ben ve Boris kadar olmasalar da, tatlılardı işte.

Boris, bedenimi baştan aşağı usulca süzerken utanmak bir yana dursun, inatla ona daha dikkatli baktım ve yerimde dikleştim.

PABUCUMUN MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin