25. BÖLÜM - EĞİTİM.

14.3K 1.4K 415
                                    

Keyifli okumalar... Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. 💙

🐺

1 ay sonra...

Bedenimi kaplayan alevlere hayranlıkla baktım. Önceleri sadece sinirlendiğimde gelen bu alevleri artık istediğim her an yapabiliyordum.

"Harikasın," dedi hocam Cara. Göz bebeklerindeki gururu ve hayranlığı görebiliyordum.

Ona gülümsedim ve alevleri söndürdüm, "Ne sandın yarrrim?" dedim gülerek. "Ben her zaman harikayım."

"Ah şu ukalalığın..." dedi başını iki yana sallarken.

Tek kaşımı havaya kaldırdım, "Ders bitti sanırım?" diye sordum.

Beni onayladı, "Bitti tatlım," dedi yumuşak bir sesle. "Böyle giderse çok yakın zamanda efsane bir kitsune olacaksın."

Hiçbir şey demeden ona bir baş selamı vererek arkamı döndüm ve Ebru'nun dersinin olduğu bölgeye doğru ilerledim.

Geldiğimiz eğitim kampı devasa büyüklükte bir yerdi. 2 dönüm yerini satsam Türkiye'den ev, araba ve Konya'dan üç dönüm yer satın alırdım ha, diye düşünmeden edemiyordum ne yazık ki.

Türk her yerde Türk işte.

Bu eğitim kampı her türe göre ayrılmıştı. İşte efendime söyleyeyim büyücüler bir yerde, elementler bir yerde, kitsuneler bir yerde, deniz kızları bir yerde ve ejderlerde bir yerde idi.

Benim anlamadığım deniz kızlarına ne öğretiyor olabilirlerdi ki aq? Yüzmeyi mi?

Ya da ejderlere? Ağızlarından ateş püskürtmeyi nasıl öğretecekler ki? LAN EJDERHA O EJDERHA! ZATEN BİLMESİ LAZIM NASIL YAPILDIĞINI! 

Valla biz olabildiğince ejderhalar ile büyücülerden uzak duruyorduk. Çünkü benim zaten tüm büyü dünyasına yetecek cınganlıkta bir halam vardı.

Ve ölmemiz de bir ejderhanın yüzümüze hohlamasına bakardı hıaammmına. 

Bu yüzdeeen en iyisi uzak olmak ve götü kollamaktı.

Elementlerin ders alanına girmemle Ebruşumu görmem bir oldu. Bir eliyle koca bir ateş, diğer eliyle de koca bir su tutuyor, eğitmeninin gösterdiği noktalara atıyordu.

Hala Ebru'nun bir element üyesi olduğuna inanamıyordum ama sayesinde bazı şeyler, mesela babası Haydar amcanın çok kısa bir süre içerisinde mangal eteşi yakması gibi sırlar da açıklığa kavuşmuştu.

Resmen gücü 'ateş' olan adama saniyesinde mangal eteşi yakıyor diye 'mangal Haydar' adını takmıştık. Duygularımızı sömürmüştü Haydar amca. Bir de baya övünüyordu ha! Püüüü.

Ebru'nun dersi bitmiş olmalı ki gereğinden fazla yakışıklı hocası Mike yanından gitmişti. Onun gitmesiyle ben de arkadaşımın yanına ilerlemeye başladım. "Selamun Aleyküm bacım," dedim yanına varırken.

"Ooo," diye bir nida kopardı. "Aleyküm Selam, hoşgelmişsen."

Güldüm ve dibinde bulunduğumuz gölün yanına, çimenlere oturdum. Ebru da hemen yanıma ilişiverdi.

"Baya yol katetmişsin," dedim göğsüm kabara kabara. Kimin arkadaşı be!

"Öyle, her geçen gün yeni yeni şeyler öğreniyorum." dedi ve aklına gelmişcesine sordu. "Ne zaman dönüşeceğin belli oldu mu?"

Heyecanla bir soluk verdim. "Evet," dedim onaylayarak. "Caroline bir daha ki ay dönüşeceğimi söyledi. Derslerde yaptığı egzersizler vücudumun bu dönüşüme yavaş yavaş adapte olmasına yardımcı oluyormuş."

PABUCUMUN MÜHRÜWhere stories live. Discover now