Ep 19-Frustration

10K 803 883
                                    

Kontrol etmedim sorry

Jeon Jungkook yoktu...

Ne sabah uyandığında yatağında, ne odasında, ne de ofisinde. 3 gündür Jeon Jungkook yoktu.

Jimin bardaklarla saymaktan sıkıldığı için kafasına diktiği şişeyi bittiği gibi bir kenara fırlattı. Sarhoşluk çizgisindeydi, zihnindeki düşünceler dağılsada safkan alfa 3 gün boyunca olduğu gibi yine netti aklında. Bir tek onu silememişti alkol.

"Yalancı..." diye mırıldandı histerik bir tebessümle "Hani seviyordun beni..."

Diğer şişeye uzanırken dolan gözlerinden iri iri yaşlar süzülmeye başlamıştı bile.

"İnanmamıştımki zaten hiç." Hıçkırığını yutup Elinin tersiyle yanaklarındaki ıslaklığı sildi. Buğulu gözleri etrafa saçılmış ve parçalanmış kağıtları buldu, Jungkook'un dosyasını öfkeyle yırtıp atmıştı. Üç hafta sonraya belirlenen mahkeme günüde umrunda değildi hiç.

"Hapiste çürü şerefsiz"

Belkide hayatında ilk kez asla yapmayacağını yapıp bir alfaya güvenmişti. Kalbinin kapılarını aralamak için hazırdı, birlikte uyandıkları sabahta ilk kez Jimin öfkeden çıldırmayacak, küfür edip ona eşyalarını fırlatmayacak, ilk kez erittikleri buzlarla normal bir şekilde kahvaltı yapacaklardı. En azından Jimin gece kalkıp su içtikten sonra alfasının kollarına sığınırken bunları düşünüyordu.

İlk gün çok beklemişti. Sabah kalktığında Jungkook'un ona kahvaltı hazırladığını düşünmüş uyuyor numarasına devam etmişti, daha sonra kahvaltılık bir şey almak için dışarı çıktığını sanmıştı, hava kararana kadar, haber vermeden not dahi bırakmadan öylece gittiğini kabul edememişti.

İkinci gün uykusuzluktan şişmiş gözleriyle telefonun başında dikilmişti, asla önce kendisi arayamazdı, asla aramazdı. Bırakıp gitmiş en ufak haber vermemişken, arayıp kendini ezik durumuna düşüremezdi ama aramaması ondan telefon beklemediği anlamınada gelmiyordu. İki gün boyunca gece gündüz internette Jungkook'un ismini aratmış yeni bir haber bulmayı beklemişti ama o da yoktu.

Daha sonra ofisini aramaya karar vermişti. Tanınmak istemediği için ev telefonundan merkez ofisi aramış, tabii Park Jimin olduğunu bilmedikleri için kimse onu umursamamıştı.

"Çok hevesliydin güvenmeye, al işte mutlu musun şimdi?" Dedi kurduna ithafen. Her şey için omegayı suçlamak, kendi hatalarını görmezden daha kolaydı.

Bugün savcılıktan haber gelmiş mahkeme günü belli olmuştu. Bir mahkeme haberini duyduğuna bu kadar sevindiğini hatırlamıyordu bile. Yaptığı ilk şey telefona sarılmak olmuştu, boğazını temizleyip sesinin net ve duygusuz çıktığına emin oldu, aramak için bahanesi vardı sonuçta neden aradın derse mahkemeyi söyleyebilirdi.

Tabii telefonunu açsaydı söyleyebilirdi.

Telefonu kapalıydı ve kapalı olduğunu bilmesine rağmen defalarca aramıştı. En son bir umut ofisi aradığını hatırlıyordu. İsmini söylediği anda aceleyle sekretere bağlanmış kekeleyen sekreterden Jungkook'un üç gün boyunca ofise gelmediğini duymuştu.

Belki genç kıza sorsa neden gelmediğini duyabilirdi ama ofistekiler onu öyle yüceltmiştiki, sorup farklı bir izlenim yaratmak istememişti. Umursamaz bir tavırla tüm dosyaları göndereceğini söylemişti ama öfkeyle hepsini yırtarken bulmuştu kendini.

"Bay Park?" Dedi Soyeon tereddütle yanına yaklaşırken "Bu kadar içmemelisiniz."

"Siktir git başımdan!" Jimin ani öfkeyle bağırıp ayaklarının ucundaki şişeleri itti.

JİKOOK/SAVAGEWhere stories live. Discover now