Ep 25-Accident

8.5K 745 733
                                    

23.59

Tik tak, tik tak, tik tak...

00.00

Jimin için fazlasıyla boş bir gün daha geçmişti.

Bu harabe yıkık dökük yerde yalnız başına geçen bir gün daha...

İlçenin girişinde Taehyung'ların arabasından inmişti, Numaralarını almıştı ama hiç aramamıştı. 

En izbe mahallelerden birine gitmiş yıkık dökük bir bina bulmuştu. Dairenin Sahibi olan bunak şerefsizin önde gideniydi, Jimin'in birilerinden saklandığını anlamıştı ve bunuda kullanmaktan çekinmiyordu.

Kiraladığı bina 3 katlıydı ve bodrum katı kiralamıştı. 1+1 daire eski evinin banyosundan daha küçüktü, penceresi yoktu, gün ışığı yalnızca belirli saatlerde tavana yakın 20 santimlik pencereden içeri giriyordu.
Doğru düzgün kolon yoktu, duvarların tamamı çatlaktı bu binayı ne ayakta tutuyordu bilmiyordu ama binanın bir anda çökmesi beklenmedik olmazdı.

Yinede sorun değildi.

Umrundada değildi.

Yukarıdakilerin her adımında sarsılan ve çatlak tavandan üzerine düşen kumlar onu hiç tedirgin etmiyordu.

Çünkü Jimin, bu binadan daha fazla enkazı andırıyordu.

3 gün boyunca hiçbir şey yapmamıştı. Bu enkaza binlerce lira döktükten sonra kendini rahatsız pürüzlü zemine bırakmış ve hiç kalkmamıştı. Yemedi, içmedi, uyumadı.

Ya da uyudu. Hatırlamıyordu, ne yaptığını bilmiyordu. Gerçek ve hayal kavramları birbirine karışmıştı. Sanırım bugün öğlen ev sahibi olan adam gelmişti, kesik kesik konuşmalar vardı ama emin değildi halüsinasyon olabilir miydi? Eline hamilelik testleri tutuşturduğunu hatırlıyordu sanki.

Ev sahibi Jimin'in liseli serseri bir genç olduğunu düşünüyordu. Muhtemelen sürtüklük yaparak hamile kaldı bu yüzdende ailesinden saklanıyordu, neden tüm binada yankılanacak şekilde sürekli kustuğunuda açıklardı bu. Jimin'e 'hamile misin' diye sorduğunda yalnızca yüzüne bakan ve ayakta durmakta bile zorluk çeken çocuktan hiçbir yanıt alamamıştı. Onu kendi başına bırakmaya karar vermiş hamilelik testlerini bir kenara bırakarak gitmişti.

Midesinin bir anda alt üst olmasıyla dudaklarını birbirine bastırdı. Kusmak istemiyordu midesinde kusabileceği bir şey yoktu zaten, ne zaman yediğini hatırlamasada elma yemişti sanki. Bunun dışında midesi boştu, çıkartabildiği tek şey mide suyuydu ve bu da kıvrandıracak şekilde acı veriyordu.

Elini karnına bastırdı ve inledi. Gerçekten çok kötü bir insan olmalıydı tanrı bu yüzden onu cezalandırıyordu. Ya da önceki yaşamında mutlu bir ömür geçirmişti ve bunun bedelini ödüyordu.

Eğer öyleyse mutlu olduğu zamanlardan bir şeyler hatırlamayı çok isterdi. En azından yüzünü biraz olsun gülümsetecek anıları olsaydı tüm bunları seve seve çekerdi.
Ama şimdi neyi yanlış yaptığını dahi bilmezken bunca bedel ödemek çok zordu.

Kuruyan alt dudağının titremesiyle derin bir iç çekti.

"Lütfen tanrım..." dedi hıçkırarak "Daha fazla cezalandırılmak istemiyorum lütfen."

Buraya geldiği ilk zamanlar sevilmek istediği için dua ediyordu, bu da değişmişti. Artık hiçbir şey istemiyordu.

Güzel bir vücut, tatmin edici yüz, zengin olup kaliteli hayat standartlarına sahip olmak...

İstemiyordu.

JİKOOK/SAVAGEWhere stories live. Discover now