varyant #04: fırtınalar ve tsunami pt.2

432 74 195
                                    

BÖLÜM BEŞ ( ya da sadece bölüm dördün devamı )FIRTINALAR VE TSUNAMİ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BÖLÜM BEŞ
( ya da sadece bölüm dördün devamı )
FIRTINALAR VE TSUNAMİ

Normalde portallardan geçmek anlık ufak bir serinlik dışında bir şey hissettirmezdi. Bazen, bulunduğu yer ile geçtiği yer arasında büyük rakım veya sıcaklık farkları varsa mesela, alışmak için bir süreye ihtiyacı olurdu ama hiçbir zaman portaldan geçtiğinde bilincini kaybettiğini hatırlamıyordu.

Bilincini kaybettiğini ise geri kazanana kadar fark etmemişti. Göz kapaklarını sanki birbirine bantlamışlar gibi zorla açmaya çalışırken görebildiği tek şey beyaz tavan ve hasır avizeydi. Bir yatakta uzandığını geri gelen düşünme yeteneği ile anında fark etti. Herhangi bir tehlikeye karşı dikkatli olmak için gözlerini yarım araladı ve göz ucuyla nerede olduğunu inceledi. Hasır avize gibi hasır bir yatak başlığı olan iki kişilik yatakta uzanıyordu. Duvarlar cilalanmış ağaç gövdelerinin yan yana sıralanması ile oluşturulmuştu. Açık pencereden duyduğu su sesi deniz kıyısında olduğunu düşündürdü ajana. Görüş alanındaki her şeyi en küçük ayrıntıları ile inceledi.

"Sonunda uyandın." Kapının açılma sesi ile aynı anda gelen ses ile Mobius hızla gözlerini kapatıp nabzını düşürmeye çalıştı.

"Hadi ama Mobius." dedi ses. Bu sefer daha net ve anlaşılırdı. "Numara yaptığın zaman anlayacağımı biliyorsun."

Mobius bu sesi tanıyordu. Birkaç gündür aklından da çıkmıyordu zaten.

Ani bir hareketle gözlerini açıp dirsekleri üzerinde yatakta doğruldu. Odadaki görmediği detaylar da birebir tahmin ettiği gibiydi ama tahmin etmediği bir şey de vardı.

Loki, Asgard Prensi ve Odin'in oğlu, üstünde yumuşacık görünen beyaz bornozu ile odadaki diğer her şey gibi ahşap olan dolabın önünde kıyafet seçiyordu.

Daha deneyimli bir ajan olmasa çığlık atabilirdi ama onun yerine şaşkınlığı sadece yüzüne yansımış olmalıydı. Maalesef ki aynadan Mobius'u süzen tanrı, bu ifadeyi bambaşka şekilde yorumlamıştı. "Kabus mu gördün?"

Dolaptan yeni çıkardığı kıyafetleri makyaj masasının üstüne gelişigüzel bırakıp yatağa yaklaştı. Bornozunun önünü kapatmıştı ama bembeyaz boynu ve düzgün bacakları güneş ışığı altında parıldıyordu. Islak saçlarını geriye doğru taramış, doğru düzgün kurulanmamıştı. Yanaklarındaki, dudaklarındaki ve boynundaki su damlalarını izlerken buldu kendini Mobius. Tanrı ( ki tanrı olduğuna hiçbir zaman o kadar ikna olmamıştı. ) yatağa tamamen yaklaşana kadar hiçbir şey yapmadı. Elini yatak başlığına dayayıp üzerine eğilirken de aynı şekilde sadece şaşkınlığını atlatmaya odaklıydı.

Sonra Loki dudaklarını Mobius'unkilere bastırdı.

Mobius daha ne olduğunu anlayamadan soğuk dudaklar hareketlenip kendininkileri okşadı. Loki'nin öpücüğü ısrarcı değildi, daha çok şefkat doluydu. Boşta kalan eli ile Mobius'un yanağını okşadı. Mobius onu itmedi, itemedi. Zaman koruyucuların onu buraya yollarken bir amaçları olduğuna emindi ve anlamaya çalışmaktan başka çaresi yoktu.

effortless mind ☰ lokius, auWhere stories live. Discover now