YENİ KIZ

749 26 3
                                    

EYLÜL'ÜN AĞZINDAN

"Eylül ben seni..."dedi ve yutkundu. Kalbim çıkacaktı sanki. "Eylül ben sana," diye düzeltip devam etti "Çok teşekkür ederim. Beni dinlediğin için." öylece Mert'e bakıyordum. Bu mu yani? 'teşekkür ederim' ben beni sevdiğini falan söyleyecek zannettim. Ama zaten salaklık bende bu çocuk beni bu tiple mi sevecek? Hahh komikmiş.

"Eylül." Mert'in sesiyle irkildim.

"Be-ben bişey değil yani. Ne zaman istersen dinlerim seni. Sevdiğin kız? Güzel mi?" dedim konuyu değiştirerek.

"O konular karışık boşver." diyip gülümsedi.

"Mert ben bir süre okula gelmeyeceğim." diye alelacele söyledim.

"Ne-neden?Saçmalama niye gelmiyorsun?" dedi hızla.

"Fransa'ya teyzemin yanına gideceğim. Kuzenim rahatsızmış. Bir süre yani 3-4 ay kadar orada kalacağım." bir anda bu yalanı uydurdum. Neyseki Fransa'da kalan gerçekten bir teyzem var. Gerçi olmasa bile sanki Mert'in umrundayım.

"Ya üzüldüm, bir süre senle uğraşamayacak olmak çok kötü."diyip burnumu sıktı ve ayağa kalktı. 'Senle uğraşamayacak olmak kötü.' -Senin için ağıt yakmasını bekliyorsun Eylül- diyen iç sesime hak verip bende ayağa kalktım.

Odama gidip telefonumu aldım ve yatağa oturdum. Mert'de çalışma masasına oturdu ve bilgisayarımı açtı .İnsan bir izin alır. Öküz.

"Şifre ne?" fazla mı kibar ne?

"Sanane." dedim öküzlüğünü umursamayarak.

"Yemeyeceğim laptobunu Twitter'da takılacağım, söyle işte."

"Mal, sanane işte sanane".dedim.

"Tamam be söylemezsen söyleme paketim var benim zaten salak."  diyip telefonunu çıkardı. Paketi varmışmış. Al o paketi töbe töbe.

"Mert malsın biliyorun dimi? Şifre 'sanane' git aç şu laptobu." diye bağırdım.

"Ha. Tamam." öküz işte. Ha dedi resmen. Yapmacık bir şekilde gülümseyip Buse'yi aradım.

"Ha" diye açtı telefonu. Etrafımda hayvan dolu.

"Öküz, sana bir şey söyleyeceğim."

"Ne var?"

"Siktirgit Buse söylemiyorum bir şey." diyip tam kapatacakken bağırdı:

"Söylesene mal meraktan ölürüm ben."

"Ben bir süre okula gelmeyeceğim. Fransa'ya teyzeme gideceğim."

"İyi tamam hadi bay bay." ne kadar da düşünür (!) beni arkadaşım. Cevap vermeden telefonu kapattım ve Enis'i aradım.

"Efendim cadı." cadı demesini saymazsak insan gibi telefonu açtığını söyleyebilirim.

"Enis ben bir süre okula gelmeyeceğim, haberin olsun."

"Niye gelmiyorsun lan ne yapacaksın?" diye bağırdı. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp bağırışının bitmesini bekledim. Sustuktan sonra konuşmaya başladım:

"Fransa'ya teyzemin yanına gideceğim."

"Niye ne bok işin var lan Fransa'da otur oturduğun yerde." düşünceli coçuk işte Buse gibi 'İyi tamam' diyip kapatmıyor.

"Enis uzatma işte.3-4 ay gibi bir süre zaten."

"İyi tamam cadı ama her gün arayacağım ve telefonun açık olacak."

"Tamam Enis hadi bay bay."oh be fazla sorun çıkarmadı.

"Bay bay cadı." diyip kapattı. Çok özleyeceğim onları.

Bu sırada Mert kaşlarını kaldırmış:

"Enis kim?" diye sordu. Tipimi bilmesem kıskandı diyeceğim. Hem her gün teneffüslerde beraber takılıyorlar ama ismini bile bilmiyor.

"Teneffüslerde yanından ayrılmadığın, birlikte 10. sınıfların kızlarını gömdüğünüz çocuk." dedim.

"O Enes değil mi?" mal Enes'te ben zevk olsun diye Enis diyorum.

"Hayır Enis mal."dedim. Birden kapı açıldı ve içeri abim girdi. Basılmış gibi hissettim.

"A-abi" lanet olsun kekeledim.

"Ne yapıyorsunuz?" sinirli mi ne?

"Tam sevişecektik ama Buğra abi niye geldin?" dedi Mert ve bana bakıp göz kırptı. Gözün çıksın inşallah. Hemen Mert'in yanına gidip koluna vurdum. Sinirli gözlerle Mert'e bakarken o mal mal sırıtıyordu.

"Efendim?" diye tısladı abim. Çenesi kasılmış, gözlerinin rengi koyulaşmıştı.

"Abi Mert eşek şakası yaptı. Yok öyle bir şey." dedim alelacele. Sonra Mert'e dönüp kötü kötü baktım.

"Ha evet evet sadece şaka canım. Sevişmiyorduk alt tarafı öpüşüyorduk." dedi Mert sözde durumu toparlayacak ya.

"Ya abi yok öyle bir şey ben bu mala bakmam (yalan!) bu bir, ben orospu değilim bu iki, ben Eylül ALPER'im ve sizin başınızı eğdirecek bir şey yapmam bu da üç." dedim sinirle solurken.

Mert bana dönüp "Yok öyle bir şey Buğra abi sadece şaka yapıyordum." dedi şirin olmaya çalışarak.

Abim susmuş bizi dinliyordu.bSonunda sessizliğini bozup:

"Tamam, tamam hadi yemeğe,s izi bekliyoruz."diyip odadan çıktı. Bende hiçbir şey söylemeden Mert'in omzuna vurup aşağı indim.

Yemek yedikten sonra biraz oturup kalktılar. Bugünden sonra artık okul yok! Bir süre hem kafamı da dinlemiş olacağım...

3 AY SONRA....

Mavi göz, güzel yüz, güzel fizik...3 ayımı verdim bu görüntüye sahip olabilmek için. 3 ay boyunca az yemek ve spor.

Çok zorlayıcı geçti benim için. Mert ve ailesinin bize geldiği akşamlarda kapıyı kilitleyip odamda oturdum. Her ihtimale karşı. Annem, babam ve abim hepsi beni Fransa'ya gittim diye söylediler soranlara.

Şu an gerçekten çok güzel biri oldum hayallerimdeki gibi... Azra abla sayesinde hepsi.

Herkes beni hâlâ Fransa'da sanıyor. Ama ben eski halime hiç benzemediğim için bizim okula yeni biri olarak gideceğim. Bizimkileri çok özledim. Ama 1-2 hafta beni başka biri olarak bilecekler. Zamanı geldiğinde karşılarına çıkıp Eylül olduğumu zaten söyleyeceğim.

*MERT'İN AĞZINDAN*

3 aydır Eylül'ü görmüyorum. Özledim aslında ama bu 3 ayda ona yeteri kadar değer vermediğimi anladım. Unuttum bile diyebilirim. Ben Eylül'ün kalbini seviyordum, yani yüzüyle bir alakası yoktu.

Eğer yüzüde kalbi gibi güzel olsaydı o beni bırakmadığı sürece bende onu bırakmazdım. Ama maalesef imkansız(!).

Her zamanki gibi kahvaltı yapmadan evden çıktım. Servisin gelmesine 5 dakika vardı. Hem ben niye servis kullanıyorum onuda anlayabilmiş değilim. 17 yaşındayım ama araba kullanabilirim yani. Biraz para bu işi çözer ama neymiş kaza falan yaparmışım. Sanki çok düşünüyorlarda.

Okula geldiğimde karnımı doyurmak için kantine indim. Tostu alıp Enis'lerin masasına geçtim. Masada mavi gözlü, kumral saçlı ve fiziği gâyet güzel olan bir kız vardı.Saçları sarı olsaydı tam benim kadınımdı yani. Gözleri ve saçları Eylül'e de fazlasıyla benziyordu.

Ama Eylül nerde bu kız nerde arada uçurum fark var. Masaya oturup herkese selam verdim. Yeni kıza bakarak:

"Enis bizi tanıştırmayacak mısın? "dedim tosttan ıssırarak...

MULTİMEDİA YENİ KIZ(?)

BELKİ BİR GÜN O'da SEVERWhere stories live. Discover now