İNTİKAM OYUNU

507 15 1
                                    

*MERT'İN AĞZINDAN*

"............" demesiyle donakaldım. Bir süre cevap vermeyince:

"Mert, seninle bunları telefonda konuşmayalım. Şirkete gel." dedi.

"Eylül'ü yanlız bırakmamam gerekiyor. Buğra abi öyle söyledi."

"Mert sizin amacınız ne bilmiyorum ama eğer Eylül'e zarar verecek onu üzecek olursan yemin ediyorum seni kendi ellerimle öldürürüm." dedi buz gibi sesiyle. Bunu nasıl yapar aklım almıyor. Eylül onun yüzünden ölecekti. Hiç mi acımadı? Acımasından da geçtiim neden yaptı? İllaki bir açıklaması vardır ama sebebi ne olabilir Eylül'ün canından daha önemli?

"Neredesiniz? Hemen geleceğim." demesiyle kendime geldim.

"Eylül'lerin yeni evinde."

"Eğer ben gelene kadar Eylül'e bir şey olursa ölümlerden ölüm beğen Mert." diyip kapattı.

"Mert iyi misin?" Eylül'ün sesiyle kendime geldim.

"Sanırım, iyiyim." diye mırıldandım. Frenleri patlatanın kim olduğunu Eylül'e söylemeli miyim, hiç bilmiyorum.

Eylül'ün yanına oturdum. "Ne oldu? Arayan kimdi?" diye sordu gözlerini büyülterek.

"Sanane kızım. Ben böyle şeylere gelemem. Sen bana hesap vericeksin ama ben sana vermem." dedim, sırf Eylül'ü sinir etmek için. Belki son dakikalarımız. En azından son dakikalarımızı mutlu geçirelim.

"Verdiğim hesap olsun." diyip laptopu kapattı. Şu an ne dediğinin farkında değil. Üç... İki... Vee:

"Ben o anlamda demedim. Vallahi bak bir an sinirlenince ağzımdan kaçtı. Sakın yanlış anlama. Özür dilerim ya." diye bağırdı hızlı bir şekilde.

"Geçti artık güzelim ben anlayacağımı anladım." diyip kahkaha attım. Az öne Enis'le konuşan ben değilmişim davranıyorum. Ama Eylül'ü daha yeni bulmuşken kaybetmek istemiyorum.

"Hadi ya kesin sen o anlamda anladın. Ama ben o anlamda demedim ki." diyip dudağını sarkıttı.

Daha fazla dayanamayıp dudağına resmen yapıştım. İlk başta şaşırdı. Sonra itmeye çalıştı ama izin vermedim.

"Ben seni uyarmıştım, dudağını sarkıtma diye. Beni dinleseydin." dedim dudaklarının üstünde.

"Ya bir günde ilk öpücüğümü aldığın yetmezmiş gibi tam üç kere öpüştük. Yeter bu kadar." derken ayrılmaya çalıştı ama izin vermedim.

"Saydın mı?" diyip güldüm. Konuştukça dudaklarımız birbirine değiyordu.

"Mert hadi bırak." demesiyle kaçmaması için kafasını tuttum sonra üst dudağını dudaklarımın arasına aldım. İlk başta karşılık vermedi. Dudağını ıssırınca küçük bir çığlık attı. Sonunda oda dayanamadı ve karşılık vermeye başladı. En son Tuana'yla öpüşürken böyle hissetmiştim. Öptükçe öpesim geliyor. Eylül saçlarımla oynarken, bende belini okşuyordum. Biraz daha devam edersek kendimi tutamayacağım için geri çekildim.

İkimizde nefes nefese kalmıştık. Eylül'ün yanakları kızarmıştı. Başını eğip elleriyle oynamaya başladı. Başını tutup kaldırdım.

"Benden utanmanı istemiyorum." dedim gözlerine bakarken.

"Neyse içecek bir şey ister misin?" diyip mutfağa yöneldi.

"Birazdan Enis gelir. Haberin olsun." dedim sorusunu umursamayarak.

"Arayan Enis miydi?"

"Evet Eylül, Enis'ti. Öğrendin için rahat etti mi 'sevgilim' ?" diyip koltuğa oturdum. O arada zil çaldı.

BELKİ BİR GÜN O'da SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin