HAVUZ

293 7 0
                                    

*EYLÜL'ÜN AĞZINDAN*

"Bu kahvaltıyı kim hazırladı? Hani yardımcı almıyordun?" dedim merdivenden inince gördüğüm masayı göstererek.

"Yine tuttu kıskançlığın. Bugünki davet için gelenlere hazırlatmıştır Selim." dedi ve masanın başındaki sandalyeye oturdu.

"Neden her şeyi Selim yapıyor?" dedim aklımdaki saçma soruyla.

"Benim ona bir şey falan dediğim yok valla. O kendi kendine iş çıkartıyor. Küçüklükten beri böyle o. Aklına ne gelirse hemen yapar. Benim de işime geliyor tabi." diyerek açıklamayı yaptı ve ağzına ekmek tıkıştırdı. Bu görüntü normalde ne kadar iğrenç olsa da karşınızda ki son derece yakışıklı, kaslı, sempatik vs. sevgiliniz olunca aşırı derece de tatlı olabiliyor.

"Mert sen az önce oda da hani birlikte uyuduğumuz, hani sarılmış falandık. Gece de duş aldık falan. Orada demiştin ya gidip kıyafet alalım. Ne gerek var? Bizim eve gidip alalım." dedim cilveli cilveli Mert'e bakarak. Sizce neden? Evet çok zekisiniz. Şu an kızın teki masayı düzeltme bahanesiyle sevgilime sürtünüyor.

Mert önce kıza baktı, sonra bana bakıp sinsice sırıttı ve "Ben biricik, güzel sevgilimle alışveriş yapmak istiyorum belki." dedi. Beni sinirlendirmek için yaptığı çok belli ama neyseki bunu sadece ben anlayabiliyorum. Çünkü biliyor benim cıvık cıvık lâflardan hoşlanmadığımı.

"Gözün çıkacak yavaş yavaş." dedim Mert'in içine düşecek kadar bakan kıza sonunda dayanamayarak.

"Efendim?" dedi ve silkelendi kız.

"Siktirtme o gözünü defol git, diyorum." derken Mert bana ve kızarmış kıza bakıp anca gülüyordu. Heh sen gül kız, o belediye çukuru gibi gamzeni görsün sonra ben kızı double sikiyim.

Kız kıpkırmızı bir suratla mutfaktan çıkarken aklımda onlarca şeylerden olan biri aklıma geldi. Abim.

"Mert alışverişten önce abime gitmek istiyorum." dedim ani konu değişikliğiyle.

"Ne gerek var kızım? Boş ver abini. Sevgilin var burada." dedi, sanki ne diyeceğini şaşırmış gibi bir anda.

"Ben abimi göreceğim. Sen de o arada ne yaparsan yap." diye direttim.

"Ne abisi? Tutturdun bi abi abi abi. Boş ver abini." Mert'de bir hâller var ama hadi hayırlısı.

"Mert iki dakika telefonda da konuşsam yeter. Meselâ yolda giderken konuşabilirim. Hem o zaman senle de ayrılmamış oluruz."

"Eylül kıskanıyorum ama abi de abi. Boş ver." dedi elini sallayarak. Herkesten kıskandığı yetmezmiş gibi artık abimden de kıskanmaya başladı.

"Sabahtan beri 'boş vor obono, obono boşvor, boşvor.' ben bir boş vereceğim şimdi. Göreceksin. Kalk hadi önce alışveriş sonra abim." dedim ve ayağa kalktım. Ama Mert sakince geldi beni bileğimden tutarak sandalyeye oturttu. Ben ne yapıyor bu diye düşünürken dudaklarıma kapandı ve alt dudağımı koparırcasına ısırıp geri çekildi.

"Birincisi ben senin kocan sayılırım artık bana emir verme. İkincisi abin yok, sadece alışveriş." dedi pis pis sırıtarak. Ağzıma gelen kan tadıyla yüzümü buruşturdum. Elimi dudağıma bastırırken "Öküz." diye mırıldanmayı da ihmal etmedim. Yaptığı sanki çok güzel bir şeymiş gibi sırıtıyor.

"Off, off, off." diye homurdanıp telefonumu aldım ve üzerimde Mert'in tişörtü altımda kendi pantolonumla dışarı çıktım. Mert'de arkamdan geliyordu.

Bahçeden çıkarken de millet havuzun etrafında toplandı. Bu süprizi gerçekten merak ediyorum.

Alışveriş merkezine gidene kadar ikimizde konuşmadık. Trip falan atmak değil, sadece abime bir şey oldu ve bana söylemiyorlar ona moralim bozuk. Çünkü dün abin arıyor dedi 'Poyraz abi' diyerek konuştu. Sonra bir şeyler uydurmaya çalıştı. Sabahtan beri de boş ver abini diyip duruyor. Gelde şüphelenme şimdi.

BELKİ BİR GÜN O'da SEVERWhere stories live. Discover now